29 Nisan 2007

Dört Yapraklı Yonca

Gectiğimiz hafta Dubaideki Nükü'nün mutfağında da ofisinde de çok yoğun telaşlar vardı. Korkmayın ofisteki yoğunluktan bahsetmeyeceğim ama mutfaktaki yoğunluğumu merak edeceğinizi tahmin ediyorum. Çok neşeli cıvıl cıvıl bir pasta yaptım ben geçen günlerden birinde. Aslında kendime haksızlık yapmayayım 1 günde çıkmadı bu pasta, üstünde çok düşündüm ve detayları ile bir kaç gece boyunca uğraştım.


Nereden çıktı bu dört yapraklı Yonca derseniz size şuraya mutlaka gözatmanızı tavsiye ederim. Siz oraya gene de gözatın ama Yonca anneyiz.biz de Dört Yapraklı Yonca isimli bir köşede çok güzel yazıyor. Geçen hafta buradaki Türk Sultanları biraraya getiren Sevgili Yoncamizin "Arap Güzeli" temalı partisi vardı. Yonca, nam-ı diğer dört yapraklı Yonca büyük bir incelik gösterip benden 4 yapraklı yonca pastası istedi bu parti için. Yoncayı yapmak kolaydı da üzerini nasıl süsleyeceğim beni düşündürdü. Sonunda gecenin temasıyla uyması için bir kaç tane de arap güzeli yapmayı denedim. Sadece ilk modelleme deneyimimi yaşamadım üstelik çiçek modelleme setimi de ilk defa kullanarak bir sürü şirin çiçekler yaptım. Çiçek yapmak ne kadar zevkliymiş şaşırdım kaldım.

Pastanın içi için Emel Başdoğan'nın çikolatalı ıslak kekini kullandım. Yoncayı oluşturmak için dört kalbe ihtiyacım vardı ve iki seferde dikdörtgen kalıbımda kek pişirip,kalpli kalıbımla birinden 2 kalp çıkarmayı planlamıştım. Ama malesef işler yolunda gitmedi ve dört kere pişirmek zorunda kaldım. İlki güzel oldu, ikinci ve üçüncüsü bu pasta için kullanılmayacak halde, sonuncusu ise süperdi. Benim bu deneyimimden çıkardığım en büyük ders; tarifte hangi sırayla diyorsa aman mutlaka ona uyun, özellikle de bu tarifte. Dikkatinizi çekmek isterim ki sakın unlu karışımı yumurtaların sarısıyla karıştırmayın. Önce ayrı ayrı çırpılmış yumurta ve beyazlarını karıştırıp sonra unu ekleyin. Bir de yumurta beyazlarını sertleşene dek çırpın üşenmeyin.

Yonca çikolatalı olsun çamurdan olsun dediği için kremasını da yoğun çikolatalı olan mascorpone peynirli kremadan hazırladım. 250 gr mascarpone peyniri ile 100 ml süt kreması ve 2-3 kaşık pudra şekerini ve de 200 gr eritilmiş bitter çikolatayı mikserle karıştırıp yoğun bir kıvam elde ettim. Kekleri 3 kta böldümaralarını çilekli bir şurupla ıslatıp kremasını sürdüm. İlk kat frambuazlı ikinci kat parça çikolatalı oldu. Her kalbi yeşil şeker hamuruyla kaplayıp yonca şeklini verdim ve dekorasyonuna geçtim.
Çiçekleri birkaç gece boyunca uğraşıp hazırlamıştım zaten. Çiçek yapmak çok zor değilde minik minik çiçeklerle uğraşmak vakit alıcı bir iş. Bayanları da marzipan kullanarak birgece önceden hazırladım. Marzipan yumuşak olduğu için çalışması çok hoş bir malzemeymiş. Kıyafetleri için şeker hamuru kullandım. Tüm malzemeyi su ile yapıştırdım ama bayanları sabitlerken ayrıca kürdan kullandım.

Dediğim gibi pasta ne kadar cıvıl cıvılsa bu pastanın gittiği gece de en az o kadar cıvıltılı ve ışıltılıydı. Yonca'ya bana hem böyle bir pasta yapmam için fırsat verdiği için hem de ev sahipliği için çok teşekkürler.

19 Nisan 2007

Ye#21 - Tavuk Ye

Bu ayda Sevgili Emel'in ev sahipliğinde Yemek Şenliğine davetliyiz Tavuk Ye#21 etkinliği için. Aman diyeyim sakın ola uğramadan geçmeyin.

1-Bu ay etkinlik için özel olarak hazırladığım yemeklerin dışında geçtiğimiz günlerde yaptığım ama etkinlikte yayınlarım diye sizlerle paylaşmadıklarımda var. O yüzden biraz fazla tarif bulacaksınız bu yazıda. Ben etkinlik için hazırladığım tavuk yemeklerinden çorba ile başlamak istiyorum. Çorbanın ismi ise siz artık hangisini beğenirseniz; kremalı tavuk mu desek, alfabe şehriyeli mısır mı desek, mısırlı tavuk çorbası mı desek bilemedim. Sonuç olarak tavuklu bir çorba. Tarifi ise kısaca şöyle: Bir parça tavuk suda haşlanır, tavuk eti çıkarılarak küçük parçalara ayrılır, kaynamakta olan tavuk suyuna şehriyeler atılır, dondurulmuş bir avuçta mısır eklenir. Karışımdaki şehriyelerin pişmesine yakın biraz limon sıkılır, yarım paket süt kreması bir parça çorba ile ılıtılarak çorbaya eklenir. İçine biraz da tuz ve minik kıyılmış maydonoz konursa çorba hazırdır.Çorba piştikten sonra isterseniz o şekilde servis yaabilirsiniz isterseniz de benim küçük kızım için hazırladığım blenderda çekilmiş şekliyle sofranıza getirebilirsiniz. Blenderda çekilmiş hali mısırların parçalanarak çorbaya daha iyi nüfuz etmesinden dolayı bambaşka bir çorba gibi oldu. İki şekliyle de tarafımızdan tavsiye olunur.

2-Bir yanda çorbamız pişerken hazırlanan ikinci tavuk yemeği ise yeni almış olduğum içinde çok fazla tavuk tarifi olan bir kitaptan.

Tavuk göğüslerini ısıya dayanıklı yağlanmış fırın kabına dizin ve üzerine fırçayla biraz hardal sürün. Bir kasenin içinde galete unu ya da robotta çektiğiniz ekmekleri koyun, Kuru ve taze nane, kişniş, fesleğen,ince kıyılmış maydonozu ve biraz tuzu da galeta ununa ekleyin, karıştırın. Tavukların üzerine yayın.Eritilmiş tereyağını üzrlerinde gezdirip fırına verin. Tavuklar pişip üstü çitir olunca yemeğe hazır hale gelmiştir. Ben beğendim darısı sizin başınıza.
3-Soldaki bu tavuklu yemeği de gene aynı kitaptan görünüşüne vurulup uyguladım. Ama iş yapmaya gelince hiç te kitaptaki gibi olmadı. Bir kere tarifteki pırasa evde yoktu ben de kabak kullandım. Milföyüm fazla güzel değildi onların yaptığı gibi düzgün örülmedi. Ama tüm farklılığa rağmen hoş özellikle de klasikten biraz uzak tatlar arayanlar için ideal bir deneme oldu. Aslında bir daha ki yapışımda hamurunu kendim açmayı planlıyorum. Gelelim yapılışına:Tavukları haşlarken 2 tane kabağı küp küp doğrayıp 2 adet küçük doğranmış sarımsakla beraber tereğayında kabaklar yumuşayana kadar çevirelim. Haşlanan ve küçük doğranan tavukları da buna ilave edip, yarım limonun kabuğunu içine rendeledim, 2 kaşık labne peynirini ekleyip karıştırdım. Biraz kıyılmış maydonoz ile mozeralla peynirini de ilave ettim. Sıra geldi hamurun içine tavuklu içi koymaya.Ben kare şeklindeki milföyleri elimde biraz yoğurup merdaneyle dikdörtgen şeklinde açtım, ortasına boydan karışımı koydum, bıçakla kestiğim şeritleri örmeye çalıştım. Sonra da üzerine yumurta sürerek fırınladım. Bu yarı kitaptan yarı deneysel tarifler benim ok hoşuma gitmeye başladım söyliyeyim.

Tavuk Kıyması
Bunlarda önceden hazırlamış olduğum tavuk kıyması çeşitlemeleri. Tavuk kıymasını da aynen köfte yaparken hazırladığım gibi yapıyorum. İçine rendelenmiş soğan, bayat ekmek yada galeta unu, 1 yumurta ve maydonoz, karabiber ve tuz koyuyorum. Resimlerden de göreceğiniz gibi bir seferinde köfte şekli verip fırının ızgara kısmında ızagara köfte yaptım, gerçekten çok leziz oldular, diyettekiler benden tavsiye. Diğerini ise aliminyum folyoya yayıp arasına arasına haşlanmış bütün brokolileri koydum ve rulo yapıp fırında pişirdim. Tavuklu rulo pişince fırından alıp folyosunu çıkardım ve kızarması için yeniden fırınladım. Sunumuyla güzel bir farklılık yaratmış oldum.


Son olarakta sebzeli hamburger köftelerimi yaptığım gün hazırladığım bu yemekten bahsetmek istiyorum. İşten eve büyük bir aşkla gelip planladığım hamburger köftelerini hem tavuk kıymasından hem de normal kıymadan yapmak üzere işe giriştim. ilk önce kıymadan hamburger köftelerini hazırlayıp derin doncurucuya koydum sonra da tavuk kıymasını sebzelerle yoğurmaya başladım. Ama gelin görünki gece saat oldukça geç bir vakit olduğu için onları köfte olarak şekillendirmeye üşendim ve yağladığım fırım kabına koydum. Üzerlerine yuvarlak kestiğim domatesleri koyup parmesan peyniri serpiştirdim, fırına yolladım. Böylece ertesi günkü yemeğimde çıkmış oldu. Tarifi için lütfen buraya tıklayınız.Böylece ben de bir etkinliği daha tamamlamış oldum. Diğer tarifleri de merakla bekliyorum.

Bunlarda önceden yayınlamış olduğum tavuklu tarifler, belki ilginizi çeker.Sevgiler
Mantar Dolgulu Tavuk

18 Nisan 2007

Not Defterim

Dün akşam bizim gene kitap gecemiz vardı. Bu sefer konuştuğumuz yazarın kitabı olmadığı için yanımda ben de not defterimi götürdüm. Hem zaten öncesinde de geceyle ilgili bir kaç not düşmüştüm belki lazım olur diye. Aslında iyi de oldu bu sayede önümüzdeki ay Buket Uzuner'in kitalarını seçtik konuşmak için. Gelelim pastanın yapımı ile ilgili sürece. Bu not defteri en keyifle ve en kolaylıkla yaptığım pasta oldu. Şekli için bana Carol Deacon'ın Party Cakes for Children kitabı ilham oldu ve yol gösterdi. Öncelikle ilk defa modelleme hamurlarına konulan gum-tex kullandım ve çok esnek bir hamurla çalıştım, bununla ne güzel şeyler yapılabileceğinin hayallerini kurum. Bir ikincisi ilk defa yeni almış olduğum Wilton jel boyalarını ve gıda kalemlerini kullandım. Çok büyük rahatlık oldu, çokta zevkli bir süreçti.
Kek olarak geçenlerde bir yazıda okuduğum pasta ustası Yaşar Sadıkoğlu’nun yaş pasta tarifindeki pandispanyasını uyguladım:
200 gram margarin
300 gr. toz şeker
6 adet yumurta
230 ml. süt
1pk. kabartma tozu
360 gr. un
1 limonun suyu ve rendelenmiş kabuğu orginal tarifti ama ben portakal esansı kullandım limon sıkmaya üşendiğim için.

Margarin mikserde çırpılır ve kabarmaya başladıktan sonra toz şeker ilave edilir. Mikser orta hızda çalışırken yumurtalar tek tek kırılır, her bir yumurtadan sonra çırpılır. Süt, limon suyu ve rendesi ilave edilerek mikser kapatılır. Un ve kabartma tozu katıldıktan sonra hamuru mikserle değil, elle yoğurmak gerekir. Hamur, kek kalıbına dökülerek 170 derecede pişirilir.

Ben dikdörtgen bir kalıp kullandım. kek soğuduktan sonra dikdörtgeni ortadan bölerek iki küçük dikdörtgen elde ettim. Bir gece sarıp beklettim. Ertesi gün her iki küçük keki enine ikiye böldüm, böylece 4 katlı pasta yapmak için kek parçalarım hazır oldu. Krema olarak önceden var olan bitter çikolatalı ganaşıma bir de sütlü çikolata ile hazırladığım ganaşı ilave ettim. Kek katlarını şekerli süt ile ıslattm, ganajı sürdüm ve damla çikolata ve çekilmiş toz halindeki antep fıstığı ile kapladım. Tüm katların işi bitince kalan ganajla pastayı kapladım ve donması için bir kaç saat dolapta beklettim.

Gum-tex kullanarak hazırladığım şeker hamurunu hiç yırtılma olayı olmadan açtım ve pastamı kapladım. Not defterinin spirallerini ofisten getirmiştim, şeker hamurunun üzerinde uygun delikler açarak yerleştirdim. Gıda kalemlerim ile de defterime ilk karalamalarımı yaptım. Aaa tabi bu arada kalemlerimi de hazırlamyı unutmadım. Dikkatiniz çekerim kalemlerimden beri gerçekten üzerine yazmakta kullandığım gıda kaleminin bir kopyasıdır.

Bu kadar zevkli hazırladıktan sonra yemesi de hoş oldu. Ben tadını beğendim, beklediğim gibi ağır bir pasta olmadı. Üstelik keki tek başına da çok lezzetliydi. Ama dün gece sadece bu pasta değil bir çok lezzetli şeyler de vardı. Buradan bir kez daha herkesin eline sağlık, Lale Hanım size ve Elif'e de o güzel evsahipliğiniz izin kocaman teşekkürler.

14 Nisan 2007

Sebzeli Hamburger

Şu resimdekı şeyin sakın sıradan bir hamburger olduğunu düşünüp yanılgaya kapılmayın. Bu bizim evde bazen günü kurtaran ya da şöyle diyelim öğünü kurtaran ama aman pek sağlıksız diye düşünmeden yedirdiğim bir hamburger tipi. Şimdi eğri oturup doğru düşünelim hamburgerin o tüm sağlıksızlığına rağmen leziz cazibesine kapılmamak pek mümkün değil. Eh buna minik canavarlar da karşı duramıyorlar işte. Yemekle arası pek olmayan bizim küçük hanım içinde pizza ve hamburger diyince akan sular duruyor; hal böyle olunca hazır sevdiği bir şey var ama sağlıklısını nasıl yapsak acaba düşünceleri içerisinde pizza ve hamburger üretimi ev de başlıyor. Tamam hamburgerin şimdilik sadece köftesi evde ürettim ama Zeytin Ağacı'ından Sevgili Aslı'nın yaptığı ev yapımı ketçapı da yaparsam ve de belki ekmekleri de makinemle yoğurursam tam anlamıyla bir ev de yapılan hamburger üretmiş olacağım. Bir kere köftenin içinde kıymadan çok sebze var ama çocuk bunu bilmiyor masumane dışarda yediği ile aynı sanıyor. Ama ben anne olarak ona içim rahat daha sık ona bu hamburgerli hazırlıyorum. Böylece hem dolapta hazır olan köftelerle bunu hazırlamak pratik oluyor hem de öğün onun için bir şölene dönüşüyor. Eğer sizin de evde bir hamburger canavarınız varsa bir deneyin derim. Hele bir de yanında hamburgercilik oyununu oynarsanız olay çok keyifli oluyor: Ben hamburgerci o müşteri, geliyor hayali parayı uzatıyor, siparişini veriyor ve ben hazırlarken hanımefendi daha pişmedi mi şeklinde diologlarla oyunumuz renkleniyor, çocuk menüsü istediği için de dolapta halde hazırda bulunan süpriz yumurtaların oyuncakları bu iş için kullanılıyor (çikolatası mideye indiriliyor tarafımdan elbette). Sonunda hem hamburgerci hem de müşteri afiyetle hamburgerini yiyiyor.

Köftelerin özelliği ne derseniz;

Kabak, havuç, patates, bezelye ve mısırı düdüklü tenceremin buhar kevgirinde susuz haşladım bir kaç dakika. Sonra onları robota koyarak 1 adet yumurta ile beraber karıştırdım ve resimdeki püreyi elde ettim. 1 soğanı da robotta çekerek pürenin içine kattım. Sonra bu karışımı kıymaya kattım ve istediğim kıvamı bulana kadar da galeta unu ilave ettim. Tuzunu ve biraz karabiberi de koydum. Hepsini iri yuvarlak köfteler haline getirip derin dondurucuda sakladım. İhtiyaç halinde birer ikişer çıkarıp yağsız teflon tavada önlü arkalı ızgara yapıp hamburger ekmeğinin içinde marul , domates ve ketçap (bazen de mayonez) ile beraber buluşturuyorum.Eğer biz de yiyeceksek soğanı da bu buluşmaya dahil ediyorum.

11 Nisan 2007

Oyundayım

Ben gene sobelendim. Bu oyunlar tüm hızıyla süre gelirken biz de birbirimiz hakkında daha çık fikir sahibi oluyoruz ne dersiniz? Bu yazıyı oluşturmama neden olan Bir Fincan Keyif'e, Mutfak robotu'na, Pasta Klubesi'ne, Burçin'nin Denemeleri'ne ve Tatlı tasarımcı Acemi Aşçı'ya (bu arada beni şımartıyorsun İpek iltifatlarına teşekkürler) kocaman sevgilerimi gönderiyorum buradan. Bu blog önüme ne güzel, farklı arkadaşlıklar açtı ne hoş. Gelelim yanıtı istenen sorulara. İlk sobelendiğimden beri üç gün geçmedi sanırım hala oyundayım yani.

1.1 -Daha önce yaşadığınız 3 şehir...?
Sırasıyla yazarsam Bursa, İzmir, İstanbul, Cidde ve Dubai (3 te kesemedim başlamışken hepsi olsun dedim)

1.2 -Tatil için gittiğiniz, gördüğünüz ve önermek istediğiniz 3 yer...?
Tüm Akdenizi çok sevdim ben. Oradan size isimler vereyim; Kaş, Gökova ve İzmir civarındaki herhangi bir tatil yeri

1.3. Yaşamak istediğiniz (görmediğiniz de olur) 3 sehir...?
Aslında Pariste yaşamak isterdim bir süre ama yalnız ve çalışan biri olarak;
Amsterdamda yaşamak isterdim ama şimdiki gibi ailem ve çocuklarımla;
İstanbulda yaşamak isterdim her zaman ve sonsuza kadar.

2.1. Şu andaki mesleğiniz nedir?
İnşaat Mühendisiyim

2.2. Dünyaya yeniden gelseydiniz, hangi mesleği yapmak isterdiniz?
Aslında insan kendini zaman geçtikçe daha iyi tanıyor sanırım. Ben de organizasyon işlerinde çalışmayı isterdim gibi geliyor. Bir de keşke öyle bir yeteneğim olsaydı da tasarımcı olsaydım.

2.3. "Kesinlikle ben yapamazdım" dediğiniz meslek nedir?
Ağır fiziksel aktiviteler içeren işler pek hoş olmazdı sanırım. Ayrıca mesela bir fabrikada bir bant başında 8 saat sürekli aynı şeyi aynı yere koymakla görevli olmak istemezdim. Benim gibi heyecanlı biri için işkence gibi olurdu sanırım. Ama insan zorunda kalınca her işi de yapar onu da bilirim.

3.1. Yasam felsefenizi oluşturan sözlerden biri?
Hayatın bana öğrettiği bir şey var; hayatta hiç bir şey için ben bunu yapmam demeyin, tecrübeyle sabittir onları yapmak zorunda kalırsınız, o yüzden büyük konuşmayın, kesin yargılı olmayın derim ben size.

3.2. Bir kitapdan alınma, cok sevdiğiniz bir cümle veya paragraf veya bölüm?
Aslında aşağıda paylaşacağım şiirin çok önemsediğim şu kısmını yazmak istedim bu bölüme ben yine: "Yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? "

3.3. Çok sevdiğiniz bir şiirin bir parçası?
TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.

Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Nazım HİKMET


Oyunun devamı için son zamanalardaki merakım olan pastalarımı şu şekilde ithaf edeceğim.
Nezaket biliyorum bazen vakitsizlik bu oyunlara katılmayı zorlaştırıyor, hatta bir öncekine de ben seni dahil etmiştim ama yeni bir oyun daha sardım başına. Bakalım Açık büfe o çok beğendiği canavarların hatırını kırabilecek mi?



Daha aklımda pasta yapmak yokken bile beni teşvik eden Tulosh'tan İnciler'in Tatlı Tülay'ına da sevdiği gibi içi meyveli çikolatalı pasta gidiyor.

Sayesinde bu akşam cevizli irmik helvası (malesef damla sakızım yoktu) yediğimiz Rustik'in sahibesi sevgili Betül'e ben de bir meyveli pasta yollamak istedim.

Ve en son olarakta oyuna İpek tarafından dahil edildiğini bilsem de kızımın adaşı sevgili Defne'ye de bu pasta yakışır diye düşündüm.

08 Nisan 2007

Sebzeli Dolma

Dolmayı ya kıymalı ya da fıstıklı kuşüzümlü olarak zeytinyağlı yemeğe alışmış olanlar için çok değişik ve lezzetli bir alternatif oluşturacak bu cıvıl cıvıl biberler. Hem içi ile hem dış görünüşü ile rengarenk konbinasyonları ile soframıza neşe katacaklar. Ben akıl ettim demeyi çok isterdim ama sevgili SelinÇağlayan'ın yaratıcılığı sayesinde biz de tanıştık bu dolmayla.
Gerçi Selin uzun uzadıya anlatmış sitesinde hem de fotoğraflarıyla oradan da alabilirsiniz orjinal tarifi ama ben bir de kendi mutfak arşivime katmak adına burada da kısaca vermek istiyorum.

Ölçüler dolma miktarına göre arttıtılıp azaltılabilir. Göz kararı olarak ben şunları kullandım

Malzemeler
*7 adet renkli dolmalık biber
*1.5 bardak pirinç (dolmalıklar çok büyüktü çünkü)
*2 domates
*dondurulmus bezelye, havuç ve mısır karışımı
*1 büyük soğan
*zeytinyağ
*orginalinde yenibahar ama ben biraz tarçın ve muskat kullandım yenibahar olmadığı için
*karabiber
*2-3 kesme şeker ve yeteri kadar tuz
*bir kaç diş sarımsak

Yapılışı

Sarımsaklar ve küp küp doğranmış soğanlar bol zeytinyağında kavrulurken içine küp doğranmış domatesler ilave edilir, bir iki çevirme işleminden sonra sebze karışımı da üzerlerine eklenerek br süre hepsi beraber kavrulur. Sonra pirinçleri de koyarak kavurma işlemi devam ettirilir. Pirinçlerin kavrulduğuna kanaat getirince 2.5 bardak kadar su ve baharatlar, tuz ve şeker ilave edilerek pirinçler şişene kadar pişirilir. Bu arada dolma içleri çıkarılır ve hazırlanmış olan iç dolmalara doldurulur. Selin üzerlerine kırmızı biber parçaları kapatmış ben ise her zaman yaptığım gibi dolmaların kendi kapaklarını kullandım. DOldurulan dolmalar uygun bir kabın içerisine hareket etmeyecek şekilde dizilir. Üzerlerine birer parça tereyağı (isterseniz zeytinyağı da olur elbette) konulur, biraz su ilave edilerek dolmalar yumuşayıncaya kadar pişirilir. Servis sırasında da üzerine ben sadece nane ve azıcık zeytinyağ karştirilmiş yoğurt sosu koydum. Ama Selin'in tavsiye ettiği gibi siz kırmızı biberde ekleyebilirsiniz. Afiyet olsun
Üşengeç dip not: Yazıyı yazdıktan sonra hatırladım o yüzden başa dönüp ölçüleri değiştirmeye üşendim. Bu iç malzemenin neredeyse yarısı arttı ben de dondurucuya attım. Bir daha ki sefere öıkarılıp yeniden dolma olmayı bekliyorlar. Ama o şekilde pilav olarakta rahatça tüketilebilir haberiniz olsun.

03 Nisan 2007

Sevimli Canavarlar

Dün bize Türkiye'den 5 yaşındaki kızımın en sevdiği arkaşadışı Ege geldi annesiyle birlikte. Aman nasıl da mutlular birlikte ve nasıl da kuduruyorlar mutluluktan. İşte bu tatlı Egemiz için pasta yapmak fikri çok iyi gözükmüştü bir kaç gün öncesinden. Yeni alınan kitaplar karıştırıldı ve dişime göre olduğu düşünülen bu pasta Debbie Brown 'nun 50 Easy Party Cakes kitabından bulundu, hazırlıklara girişildi. Ama sakın kitabın ismine bakıp yanılmayın öyle kolay molay değil yazdığı gibi. Neden kolay olmadığı konusuna gelince daha önce hiç hamur modellemesi yapmamış birinin oturup aynı gece de 12 tane birden canavarı yaratması çooooookkkkk uzun sürüyormuş. Planım bir gece önceden yaptığım ve çikolatalı krema ile kapladığım kekleri işten gelir gelmez kaplamak ve sonra da ertesi akşam gelecek misafirlerimiz için güzel yemekler hazırlamaktı. Elbette mümkün olmadı, ismi gibi yapılışı da canavar olan bu sevimli minikler beni gece 2 ye kadar uğraştırdı, sadece arada yemek molası verdim o kadar. Hatta bir ara kalan kekleri yiyeyim o zaman kaplamak zorunda olmam diye bile düşündüm. En çokta elleri ayakları oyaladı beni, bir de hamurları renklendirdikten sonra yoğurmak. Sonunda ben de, bu minik canavarlarda çok yorgun düştük ve hep beraber uyuduk.
Gelelim pasta yapımından notlara ve çıkan derslere.

1* Pandispanyasını kalpli pasatanın pandispanyasından yaptım. Sadece portakal yerine 1 limon kabuğu rendesi ve yarım çay fincanı limon suyu kullandım. Bu da lezettli oldu ve traşlanmış parçaları memnuniyetle bitirdik ev halkı olarak.

2* Kare kalıba döktüğüm pandispanyayı 12 kare parçaya bölüp şekildeki gibi traşladım.

3* Kremasını mascarpone peyniri ve çikolatadan hazırladığım kremadan yaptım. Ama marketten aldığım kuvertür çikolata şekersizmiş o yüzden bir de pudra şekeri ekledim.

4* İkiye böldüğüm parçaların arasına çikolata sürüyordum ki dolapta Defnenin kahvaltısı için çekilmiş fındıkları gördüm ve arasına onlardan da koyuverdim. Katlarıda gene şeftali konservesinin suyu ile ıslattım. (Kitapta ara krema kullanılmamıştı)

5* Sonra her tarafını kalın olmayan krema ile kaplayıp dik halde tabağa koydum ve bir gece dolapta beklettim

6* Ertesi gün her bir parçayı renkli şeker hamuru ile kaplayıp organlarını tamamladım. ( Burada çok kısa geçtim ama en uzun aşaması buydu işte) Bu arada Tülaycım senin sayende aldığım şu modelleme seti olmasaydı ne yapardım bilmem.

7* Elimde kalmış olan küçük renkli parçaları merdaneyle açıp bordu kapladım ve yaratıkları yerleştirdim.

Şimdi de çıkarılan dersler;

**Arkadaşlar boşu boşuna demiyormuş modelleme şeker hamuru için kitre kullanılır diye. Ben de o zaman yoktu ama akşam Türkiyeden geldi. Sanırım normal şeker hamurundan yaptığım için çok gevrek olup kuruyunca figürler kolay kırılabilecek kıvama geldiler. İnşallah bir dahaki sefere kitre kullanacağım.

**12 tane birden yapmanın hiç alemi yokmuş hatta 3 tanesi ortada kaldığı için hiç gözükmedi bile ben uğraştığımla kaldım.

**Bu pastaları yemekte zormuş; her tarafı hamurla kaplı olduğu ve ben de yememe tavsiyesinde bulunduğum için şeker hamurlarını ayırmak dert oldu.

**Ama zorluğuna rağmen beni gene de mutlu eden bir çalışmaydı ve ilk modelleme tarzında bir şeydi.

Böylece bir pasta macerası daha bitti. Şimdi ev de yenmeyi bekleyen bir sürü canavar var. Buna Ezgi, Ege ve Defne de dahil.

Dip Not: Pastayı ithaf ettiğim kişi olayla fazla ilgilenmediği gibi yemedi de. Ben de şimdi ben bu pastayı acaba Ege için mi yoksa kendim için mi yaptım sorgulamasındayım.