Sizi bilmem ama ben balığı çok severim. Eğer akşam yemeğine balık yapacaksam o öğün bana özel bir öğünmüş gibi gelir hep. Yani sözün kısacası öyle sıradan aman işte yiyelim bir şeyler gitsin denemeyecek bir zaman dilimidir balıklı akşam yemekleri benim için. Balığın yanına da yapacak bir şeyler aramam aslında ben. Sadece balık olsun, yanına bol yeşil bir salata olsun ve illa da sevdiğim insanlar ve güzel muhabbetleri olsun. Ama çocuk sahibi olduktan sonra bu seramoni biraz değişti elbet. Ufaklığın balığı yememe ihtimaline karşı başka bir yemeği de sofrada bulundurmak tecrübe ile öğrenilen bir şey oldu. Çok şükür Ezgi de seviyor balığı ama cadı bu belli mi olur ne olacağı. Tabi bir de bu küçük cadılar varlığı balık sofrası sohpetini farklılaştırdı ama olsun olacak o kadar. Herneyse çenem düşük olduğu gibi klavyeminde ayarı yok. Kısaca geçen akşam menümüzde domates çorbası ve balık vardı. Çok farklı tarifler değilse de göz önünde bulunmalırnda fayda var.
DOMATES ÇORBASI
Aslında ben domates çorbasını her zaman marketten aldığım şu 1 litrelik kutulardaki domates suyu ile yaparım. Ama bu sefer ev de domates fazlası olunca bir de domatesin kendisi ile denyeyim dedim. Oldukça lezzetli oldu, herkes çok beğendi ama laf aramızda ben domates suyundan yaptığımı tercih ederim genede. Bir ara onu da yapar tarifini yazarım gene.
5 domates
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı tereyağ
1 çorba kaşığı un
2 çorba kaşığı labne peynir (ev de bebek yüzünden her daim bulunur ben de mümkün olan her şeye koyarım)
1/2 pk küçük paket süt kreması
4 bardak su
tuz
Önce domatesleri kabukları ile mutfak robotunda güzelce çektim. Domatesleri parçalarken salçayıda içine attım ki domates suyu ile iyice karışşın istedim. Tencereye tereyağı ve unu koyup yağ eriyene kadar karıştırdım ve elde ettiğim domates suyunu ilave ettim. Unun topaklanmaması için bu karışımı bir süre karıştırarak pişirdim ve üzerine su ile tuzu ilave ettim. Çorba pişip ocaktan alma kıvamına gelince içine krema ve labneyi kattım. Bir iki dakika daha kaynatıp altını kapattım. Çorba pişerken de servis için küçük küpler halinde kestiğim kepekli ekmeği (ben de o vardı yani beyaz ekmek daha bile lezzetli olur) fırında pişirerek kızarttım. Bir miktar kaşar peynirini de rendenin ince tarafı ile rendeleyerek servis için hazır hale getirdim. Ve resimde görüldüğü gibi servis ederk görücüye çıkardım.
FIRINDA BALIK
Ülke değiştirdiğiniz zaman bundan ilk etkilenen alışkanlığınız balık oluyor sanırım. Alıştığınız coğrafyanın alıştığınız balığını farklı bir ülkede kolaylıkla bulamıyorsunuz. Eee benim de bazı konularda muhafazakar olduğum düşünülürse şu geçen 2 ay boyunca marketlerde balık konusunda çok çekimser kaldım. Tanıdığım balık olarak somon vardı bir de Cidde yıllarından bildiğim Hamour. Somonu çocuklar için pişirdim ama kendimiz için sadece konserve ton kullandım. Bu arada içinizde güzel bir somon tarifi bilen varsa çok makbule geçer. Sonunda geçen gün markette gezerken bizim çipuraya çok benzeyen bir balık gördüm mutlulukla alıp hemen eve getirdim. Etiket ismini internette araştırınca bunun bizim sarıgöz(black seabream) diye bildiğimiz balık olduğu ortaya çıktı. Sonradan öğrendim ki çipura(seabream) da mevcutmuş buralarda. Alışık olduğum şekilde fırında yaptım
3 adet büyük sarıgöz (1.5 kg kadar)
2 adet domates
2 adet büyük soğan
1 adet limon
3-4 diş sarımsak
göz kararı zeytinyağ
kekik ve tuz
Balıkçı tarafından temizlenmiş balılar güzelce yıkanır ve içine alüminyum serilmiş (temizlenmesi kolay olur) tepsiye dizilir. Üzerlerine bıçakla verev iki kesi yapılır. Zeytinyağ ve kekik balıkların üzerine döküldükten sonra elle bu karışım balıkların hertarfına yedirilir. Sarımsakların bir kısmı açtığımız bu kesiklere bir kısmına kafasının içine konur. Üzerlerine ve tepsiye ince dilimlenmiş soğan, domates ve limonlar dizilir. Birazda maydonoz konur ve doğru fırına. max yarım saatte balıklar pişmiş olur. Soğanlar ve domatesler piştiyse balıkta kıvamında demektir. Zaten bütün evin içi fırından gelen balık kokusu ile kaplandıysa balığın hazır olduğunu anlayabilirsiniz.
Pişirdikten sonra farkettiğim şey sarıgöz oldukça yağlı bir balıkmış ve tepside bayağı yağ bıraktı. O yüzden kendi koyduğum yağ biraz daha az tutulabilirmiş. Ama çüpura yağsız bir balık olduğundan onda yağı daha fazla kullanmak daha akıllıca olur. Bu tarif levrek, lüfer, palamut gibi balılarla da aynen uygulanabilir. Afiyet olsun.