27 Temmuz 2008

SİNEMİS'İN Mİ YOKSA ANNESİNİN Mİ?

Bu başlıkta ne manaya geliyor diyenler için kısacık bir açıklama yapayım öncelikle. Sinemis bizim yakınlarda doğacak olana ama henüz anneciğinin karnındaki güzel bebeğimiz. Bu kadar kozmopolit bir toplumda yaşıyorsanız bizim gibi, hem olanca hızıyla kendi geleneklerinizi sürdürmeye çalışırken hem de diğer kültürlerinde işinize gelen kutlamalarını içinize alıveriyorsunuz. İşte "Baby Shower Party" de öyle bir şey. Bebek bekleyen anne için düzenlenen, ona hediyelerin ve güzel dileklerin verildiği, yenilip içildiği ve bol bol muhabbet edildiği bir güzel adet işte. Canım zaten hediye alınan bir kutlama nasıl kötü olabilir ki? Bizde yapılan doğum sonrası bebek kutlamalarının ilk başladığı anlar da diyebiliriz. Bir çeşit anneye yardım yağdırma olarakta düşünülebilir. Mesela dün anneciğe gelen hediyelerden eminim onun almayı planladığı bu sayede o bütçeyi başka şeylere kaydırabilecği hediyeler olmuştur. Yani hediyeyi peşin peşin alıyorsun öyle bir şey işte. Zaten tüm bunlar yüzünden bende karar veremedim bu pastayı hamileliğinin keyfini çıkaran anneye mi yoksa içerde hala keyif çatmakta olan bebeğe mi ıthaf etmeli?Günün anlam ve önemine ilişkin sözleri söyledikten sonra asıl konuma dönebilirim. Ben bu tatlı olacağına emin olduğum bebeğin annesini Dubai'ye yeni geldiğim ve fazlaca kimseleri tanımadığım zamanlarda teklif ettiği bir kahve içme teklifiyle tanıdım ve uzattığı dostluk elini keyifle yakaladım. Bebek sahibi olmanın tüm güzelliklerini (bakın zorluklarından asla bahsetmiyorum bu yazımda) iki kere yaşamış biri olarak onunda anne olacak olası beni çok mutlu ediyor. Sebnem'in ve Can'nın Senemis için harika ebebeynler olacağından hiç kuşkum yok. Tek dileğim onu sağlıkla kucaklarına aldıktan sonra benim de onların mutluluğunu izleme fırsatımın olmasıdır.

Elbette ortada bir bebek partisi olup söz konus bir bebek pastası olunca geri durmam düşünülemezdi. Pastaya talip olduğum gibi o gün evine gelen konuklarına vermesi için de minicik kurabiye paketleri hazırladım çok büyük bir keyifle.

Pandispanyasını biri kakaolu biri portakallı olmak üzere iki kere pişirdim, onları katlara ayırarak bir kakolu bir sade olmak üzere dizdim. Aralarına da mascarponlu kremamdan serdim bolca muz, kiwi ve damla çikolata eşliğinde. Sonunda beni bile dehşete düşüren büyüklükte bir pasta çıktı ortaya. Biraz yüksek olsun derken ben eni konu iri bir pasta yaptım çıktım. Şunu bir kez daha anladım ki benim gözüm doymuyorrrrr.

Herneyse gene keyifli bir uğraşmanın sonunda keyifli bir bir buluşma için hazırlandı ve adet te yerini buldu. Zaten pasta yapmanın güzelliği de ucunda özel günler ve kutlamalar olması değilmidir zaten?

13 Temmuz 2008

BU BİR ILLÜSTRASYONDUR


Sevgili Perçem o neşeli sesiyle beni arayıp eşinin doğum günü için pasta istediğini söylediğinde kafasında pastanın konusunu da belirlemişti. Sürekli evde ki koltukta bilgisayarının başında bir şeyler yapan eşini anlatan bir pasta en güzeli olacaktı. Benzerlerine hep rastaladığım koltukta oturan adam figürü yapmak fikri bana da çok cazip gelmişti, ben de şiddetle destekledim. Ama bir baktımı kendisini görmesini sağlamamızın yolu o anı biraz canlandırmaktan geçiyordu. Böylece iki kadının işbirliği ile koltuk ve koca resimleri yollandı e-mail ile. Sonunda da bu şekilde bir pasta çıktı ortaya.

Ama lütfen dikkatinizi çekmek isterim ki bu sadece bir durum canladırmasıdır yoksa Perçem'in eşi bundan çok ama çok daha yakışıklıdır. Mutlu ve sağlıklı seneler.


09 Temmuz 2008

ORTANCALAR


Geçen yaz Türkiye'ye gittiğimizde İstanbul sokaklarında dolaşırken Jane'i en çok mutlu eden şeylerden biri de apartmanların bahçesinde gördüğümüz insana neşe veren renk renk kocaman ortancalardı. Hatta o kadar bayılmıştı ki onlara Dubai'ye getirmek için bir kaç çiçekçiye sormuştuk bile.

Bu arada Jane de kim dersiniz ona kısaca evimizin kadını, kızların ablası, benim elim kolum diyebiliriz. İki senedir 7/24 aynı ev içinde yaşıyor ve gül gibi de geçinip gidiyoruz. Bu aralar Jane bizim kızlarla birlikte Türkiye'de tatilde. Ve ben kızların özleminden başka Jane' i de şiddetle özlüyorum ve bir an önce eski düzenimize dönmemizi diliyorum.
İşte onlar Türkiye'ye gitmeden önceki Haziran'nın son günlerinden birinde bizimki'nin doğum günü vardı. Banim pasta yapma seanslarında mutfakta yanımda olarak bana destek olan Jane için de bir pasta yapmak kaçınılmazdı. Minik bir doğum günü partisi yapacaklardı arkadaşlarıyla birlikte. Ben de onu erkenden oraya yollayıp pastasını arkadan gönderdim. O kadar aklımda kalmış ki onun ortancalara olan hayranlığı aklıma başka bir şey yapmak gelmedi bile. Aslında ortancalarım bayağı mordular ama fotoğraflarda maviye çalmışlar.
Çok ama çok zevkle yaptım hem ona olan minnetimi gösterebilecek olmanın mutluluğu hem de zihnimde yaz başında doya doya seyrettiğim ortancaların resmiyle. Bizimle birlikte olup hayatımızı kolaylaştırdığın için çokk teşekkürler.
HAPPY BIRTHDAY JANEEEEEEEE!

05 Temmuz 2008

ECE 1 YAŞINDA


Zamanın bu kadar hızlı akıp gitmesi beni zaman zaman korkutsa da en çok şaşırtıyor. Daha o kadar yeniydi ki pasta yapmaya merak saldığım günler, ama sadece dekorasyonlu pastalardan bahsetmiyorum. Evde denediğim çeşit çeşit pandispanyalardan, kremalardan, bunların kombinasyonlarından, ve gittiğim her yere yaptığım pastalardan götürmek isteyişimden söz ediyorum. Hatta o gece gideceğimiz arkadaş davetine giderken de hızımı kesemeyip bir değil iki yaş pasta götürmüştüm. İşte orada tanıştım ben şimdi 1 yaşına girmiş olan Ece ve annesi ile. Ama Ece o zamanlar henüz annesinin karnındaydı ve hiçte öyle kendini belli edecek kadar büyümemişti. Ama eminim o zaman bile tüm doğallığı ile bıcır bıcır bir şeyler anlatan annesinin o tatlı, neşeli sesini keyifle dinliyordu.Şimdi ise o minik bir prenses oldu, koskaca bir yılını bile geride bıraktı. Ben de ona kelimenin tam anlamıyla çiçekli, böcekli bir pasta yaptım. Söz konusu olan bir kızdı ve pembe kullanmamak elimde olamazdı.

Pastayı o gün doğum gününe götürdüğümde Esraya pastanın hayalinde ki 1 yaş pastasına benzeyip benzemediğini sorduğumda gelen yanıt beni öylesine mutlu etti ki başka ne tür bir iltifat etse bu mutluluğu bana yaşatamazdı. O kadar doğal ve içten haliyle "hayır hayallerimdeki gibi bir şey olmamış, çünkü ben böyle bir şey hayal bile edemezdim" diyerek beğenisini dile getirmesi benim için harikaydı. Çünkü bu pastayı yaparken zaten yaşadığım tatmin duygusuna katmerler katan bir şeydi, niye bununla uğraştığımı bir kez daha hatırlatıyordu bana. Esracım bu tepkin benim kişisel tarihimde hep çok özel bir yer alacak bilesin.

Hmmm bir de süslü, renkli, çiçekli , kelebekli kurabiyelerimiz vardı zevkle süslediğim.Ece'cim senin hayatında bu resimdeki kurabiyeler gibi renkli geçsin, mutlulukla, sağlıkla ve hep ailenle birlikte ol bebeğim.

01 Temmuz 2008

Etkinlik ve Bir Doğum Günü

Yaman Etkinlikler kapsamındaki Zerrin'nin Cup Cake Festivali için geciktim ama bugün birbirinden güzel cupcake resimlerini görünce etkinlik sayfasında ben de yayınlayıp şansımı denemek istedim. Belki Zerrin bana bir şans verir. Ellerine sağlık Zerrin.Gelelim bu cup cake olayına. Bunları bu etkinlik için yapmadım ama iyi bir tesadüfte olmadı değil. Bu minik kekler bizim ailemizin babası için yani Görkem için yapıldı. Pasta yapmak için bahane ararken bu sefer adama niye pasta yapmadın diye soracak olursanız size kısaca üşendim diyebilirim. Ama bu günü pastasız geçmekte olmazdı, şöyle kolayından bir kek yapayım kızların da sevdiği, bir kısmını da cup cake dönüştürürüm diye düşündüğüm bir işe giriştim. Ertesi gün yani doğum gününün olduğu 23 Haziran da işten gelip kolayca süslemeyi planlıyordum. Ve o sabah kızlar babalarının doğum gününü kutlayınca Görkem kapıdan çıkıp gitmeden bana döndü ve "senden bir şey istiyorum, lütfen bana pasta yapma dedi". Eee bu durumda aldığım kararım doğruluğu beni acayip mutlu etti ve gönül rahatlığı ile "söz, yapmam" dedim. Ama bana cup cake süsleme dememişti ki.Herneyse uzun lafın kısası bizim limonlu kekimizin üzerine yaptığım limonlu frosting krema ve minik minik onu anlatan figürler bir nevi pasta olmayan ama pasta taklidi yapan bir şey oldu çıktı. Ama pasta da herkes mavi elbiseli figüre takıldı. o Da kim diyene ee işte benim diyince hadi canim sen öyle tombik misin dediler ve beni mutlu ettiler. Ama canım her bedenden de kurabiye kalıbı bulunmuyor ki insanın elinde, idare ediversinler işte.

Kekin tarifine gelince;

185 gr tereyağ
185 gr krem peynir
1 tatlı kaşığı ince rendelenmiş limon rendesi
230 gr şeker
3 yumurta
150 gr kekun
100 gr un (tarif böyle ama siz totalde 250gr normal un koyup bir de kabartma tozu eklersiniz ki ben bu şekilde koyduğum halde gene de ekledim)


*Yumuşatılmış tereyağı, krem peyniri ve limon rendesini karışım açık bir renk alana kadar mikserle çırpalım.
*Sonra içine şekeri ilave edelim şekerler karışıma iyicene karışana kadar karıştırmaya devam edelim.
* Yumurtalardan birini karışımın içine kırp karıştırıp yedirelim ve aynı şekilde diğer yumurtaları da birer birer ilave edelim.
*Unumuzu eleyerek ilave edelim. Bu aşamada yukarıda da yazdığım gibi tarifte olmamasına rağmen ben kabartma tozu da ekledim.
*Unu ekledikten sonra tahta kaşıkla unları karışıma dahil edecek kadar karıştırıp yağlanmış kek kalıbımıza koyalım.
*Ara ara kontrol ederek kekimizi pişirelim.

Aslında bu tarifi daha önce burada da vermiştim ama etkinlik için bir daha yazayım istedim.a yazayım istedim. Çocuklar çok beğeniyorlar haberiniz olsun.
Biz bunda sonra da babamızın doğum gününü hep birlikte kutlamayı ve bu kutlamayı yaparken sağlıklı, mutlu olmayı diliyoruz. İyi seneler aşkım. Bak bir sene daha büyüdün.

BRİÇ


Geçtiğimiz haftalardan birinde, harika gözleri olan, buralarda gönüllü bir Türk elçisi gibi çalışarak insanlara Türk motiflerini, zeytinyağlı sabunlarımızı, çinilerimizi tanıtan, üstelikte briç tutkunu, sadece tutkun değil şampiyonu ve nihayetinde briç hocalığı yapan tatlı arkadaşım Elvan'nın doğum günüydü. Eh bu kadar özellikli biri için de ben briç tutkusunu seçtim ve elimden geldiğince resmettim. Yeşil bir çuhanın üzerinde dizilen oyun kartları ve briç kontratları Elvan'nın çok hoşuna gitti. Bakalım siz de beğenecek misiniz?

Kek Emel Başdoğan'nın çikolatalı pandispanyası idi. Kreması ise ganaj. Ama bu sefer ganaşı hazırlarken 300 gr krema, 300 bitter çikolata, 200 gr da beyaz çikolata ve 1 kaşık tereyağı karıştırdım. Ganaş ılıkken de içine nane likörü ilave ettim.Katları da acı badem likörü ile tatlandırdığım sütle ıslattım. Ve içine badem krokantı ve damla çikolata koydum.

ELvan'cım yüzün her zaman o akşam ki kadar gülsün ve hep böyle neşeli ve mutlu ol. Upuzun sağlıklı bir hayat diliyorum senin için oğulların ve eşinle beraber.