27 Aralık 2006

Zencefilli Kurabiye

Yılbaşı yaklaştığından beri burada da marketler noel pastaları, yılbaşı kurabiyeleri ile dolup taşıyor. Bir de çeşit çeşit gingerbreadman lar raflardan bize türlü şekillerde süslenmiş bakıyorlar. Tabi bu gingerbreadman olayı sadece marketlerde değil bizim evde Ezgi'nin faaliyetlerinde de başrolde. Okuldaki tüm aktiviteler de bu yönde. Ben de blogları gezdikçe yapılan o güzelim kurabiye tariflerini gördükçe aşka geldim elbette. Ama olmalıydı zencefilli kurabiye ille de (Hay Allahım bu kafiye olayı da nerden takıldı bana anlamadım). Hatta acemi aşçı bir yazısında zencefilli kurabiye yapığından bahsetmişti tabi hemen tarif istemeler derken ulaştım Hanife'ye. Hemen gittim aldım malzemeleri de heyhat bulmadım hiç bir yerde şu meşhur gingerman'nin kalıbını. Ben de onu günlerce aramaya yetecek sabır olmadığı için de bir gece Ezgi'yle beraber nutellanın kapağını kullanarak yapıverdik garip ama bir o kadar lezzetli toparlak zencefilli kurabiyeleri.
Tariften önce söylemek isteğim bir iki şey var. Sağolsun Hanife tarifinin orjinalinin adresini de yazmış. Böylece ben de buradaki markette gerekli olan malzemeleri daha rahat buldum. Örneğin molasesses denen pekmezimsi şeyi ben burada bulduğum için onu kullandım. Ama siz bulamazsanız aynen Hafinenin önerisi doğrultusunda pekmez kullanırsız. Bir de ben kap olarak bir çay fincanı kullandım.

- 1/2 kap tereyağ
-1/2 kap şeker
- 1/2 kap pekmez ya da molasses
- 1 yumurta sarısı
- 2 kap elenmis un-
-1/2 tatlı kaşığı kabartma tozu
- 1/2 tatlı kaşığı karbonat
- 1/2 tatlı kaşığı- 1/2 tatlıkaşığı tarçın
- 1 tatlı kaşığı zencefil- 1 tatlı kaşığı karanfil tozu
- 1/2 tatlı kaşığı toz hint cevizi yani muscat

Şeker haricindeki tüm kuru malzemeleri karıştırın. Tereyağ ve şekeri krema kıvamına gelene dek çırpın. Pekmez ve yumurta sarısını ekleyin. Kuru karışımı da ekleyip hamuru yoğurun. Buzdolabında en az 1 saat dinlendirin. Fırınınızı 175 C ye ayarlayın. Hafif unlanmış tezgahta hamuru yarım santim kalınlığında açın ve kalıplarla (yoksa benim gibi nutella kapağıyla ) şekillendirin. Yağlanmamış fırın tepsisine aralıklı olarak dizin. 10 dk kadar pişirin sıklıla kontrol edin 10 dk geçmesin. Pişen kurabiyeleri ızgara telin üzerinde soğutun. Soğuduktan sonra da eğer benim gibi değil de marifetli iseniz üzerini süsleyiniz.

Ben aynen burada anlatıldığı gibi isminin glazur olduğunu öğrendiğim bu renkli boyaları yaptım. Yalnız toz gıda boyası değilde küçük şişelerde sıvı gıda boyası bulduğum için sütle değil direkt boyayla hazırladım. Hem renklerim kısıtlı olduğu, hem ekipmanımın azlığı, hem de renklendirme işlemini gecenin birinde çok uykulu yaptığımdan dolayı aman bitiversin diye ancak bunlar çıktı ortaya.Hoş ve eğlenceli bir geceydi. En kısa sürede düzgün kalıplarla yeniden denenecekler. Aaa unutmadan sevimli gingerbreadman süslemesi görmek istiyorsanız buraya da uğrayın.

26 Aralık 2006

Mısırlı-Peynirli Salata

Yıllar yıllar önce, henüz anne olmamışken, bir tek kendimden sorumluyken ve de Şişli de çalışırken oradaki Duran'dan yemeğe bayılırdım bu salatayı. Bir koca tabak bu salata olsun yanına da şu Duran'ın üzeri değişik garnilerle süslenmiş 1-2 dilim ekmeği olsun, işte öğlen yemeği ziyafeti sana. O zamanlar bir kaç denemeden sonra kendimde ev de yapmaya başlamıştım bu salatayı. Bayağıda benzetmiştim oranın tadına. Ama yıllar içinde unutmuşum ben bu salatayı yapmayı. İşte bu bloğuda onun için hazırlamıyormuyuz zaten. Denediğimiz, sevdiğimiz şeyler yıllar içinde unutulmadan uzansınlar ötelere. Ev de domates ve salatalık kalmadığı için sadece bir elimde göbek marulla kalakaldığım için bu salatayı hatırladığımı da dip not olarak düşüyorum bu arada. Uzatmadan, unutmadan yazayım en iyisi ben bunu buraya. İstediğiniz kadar göbek marul yıkanır, doğranır. Arzu edilen miktarda haşlanmış mısır tanesi ilave edilir ama çok olması tavsiye edilir. Bir de üzerine rendelenmiş ya da parçalanmış beyaz peynir. Sosu için ise 2 çorba kaşığı yoğurt, birazcık mayonez, zeytinyağı, limon suyu ve tuz güzelce karıştırılır. Homojen hale gelen bu sos salataya dökülerek afiyetle yenir.

25 Aralık 2006

Sebzeli Enginar

Zeytinyağlı Enginarı çok severim ve her zaman iç baklayla yaparım. Ama geçen akşam zeytinyağlı bir yemek yapıp bırakayım ertesi gün için diye düşünerek buzdolabının ve derin donrucunun iölerini karıştırmaya başladım. Aaa donmuş enginarlarla karşılaşınca çok sevindim ama bakla olmadığını farkedince aynı şiddetle üzüldüm. Arandım tarandım zetyinyağlı yapacak başka da bir şey bulamadım. O zaman o enginarları bir şekilde pişirmek farz oldu bana. Enginar paketinin yanında bir de donmuş garnitür paketini görünce benim yemek oldu Sebzeli enginar.

1 pk dondurulmuş enginar (tazesi olsa daha iyi elbet)
1 s.b kadar dondurulmuş karışık garnitür
1 orta boy soğan
1 domates
1/2 limon suyu
2-3 diş sarımsak
dereotu
zeytinyağ


Önce enginarları ve sebzeleri bir kaba boşaltarak hem yıkadım hem de o suda bekleterek biraz çözülmelerini sağladım. Suyun içine biraz da limon suyu koydum ki karamasın enginarlar diye. Böylece biraz çözülen enginarların büyük olanlarını da ikiye falan böldüm. Soğanı yemeklik doğrayıp zeytinyağı konulmuş ocağa oturtulmuş tencerenin içine koydum. İki çevirdim enginar sebzeler ve rendelenmiş domatesi de ekledim, ardından da limon suyunu. Bu karışımı bir kaç dakika daha karıştırıp biraz su, 1 tatlı kaşığı toz şeker ve tuz ilave ettim. Ve düdüklü de dumanı çıktından sonra bir 10-15 dakika pişirdim. Servis kabına aldığım yemeği soğuduktan sonra dereotuyla süsledim. Ve ben ertesi akşam soğuk soğuk yedim. Üstelik çokta beğendim. Bundan sonra illa da bakla şartı olmayacak enginarlarımda.

24 Aralık 2006

Kış Gülü

Dubai'de ıspanağı bizim alışık olduğumuz gibi bulamadım ben. Çok nadir olarak yeşilliklerin satıldığı reyonda minik bağlar yapılmış olarak rastlıyorum. Aksine Ezgi de ıspanağa bayılır, sağolsun temel reis sayesinde. Hal böyle olunca dondurulmuş ıspanak kullanıyorum genelde. Geçen gün markette dolaşırken pazılara rastladım ben de. Önce ıspanak diye yanaştıysam da pazı olması da memnun etti beni. Zira onu da, semiz otunu da ıspanak diye yediriyorum hatuna. Aldım eve geldim de ben hiç düşünemedim ki zaten bir gece önce dondurulmuş ıspanaktan yaptığımız yemeğimiz yeni tükenmişti. Dur tazelikleri yitirmeden kavurayım da bir şeyler yaparım diye başladığım mutfak macerasından kış gülü ile çıktım. Bu tarif 4 yıl önce Suudi Arabistan da olduğumuz ve yufka olmadığı için denenmiş olan bir börek çeşidiydi. Zaten ıspanak her zaman o günü getirir benim aklıma. Ben de ha ıspanak ha pazı deyip bir iki ekleme yapıp pişiriverdim pazılı bu kışın gülünü. Biz yedik çok beğendik şimdi sıra sizde. Afiyetler ola.


-1 çay bardağı sıvıyağ
-1 çay bardağı margarin
-1 çay bardağı yoğurt
-1 çay kaşığı karbonat
-1 kabartma tozu
-1 çay kaşığı sirke
-Alabildiği un




İçi için;
-500 gr ıspanak yaprağı(pazı kullandım)
-1 tatlı kaşığı şeker
-2 çorba kaşığı kaşar peyniri
-1 soğan
-1 domates
-bir miktar tuz
-üzeri için yumurta sarısı

Ispanak ve soğanları kavur, küp küp kesilmiş domatesi de ekleyerek pişirmeye devam et. Suyunu çekince ocaktan al ve şeker, tuz, kaşar peyniri rendesini ilave et. Hamur için gerekli yoğurt, sıvıyağ, margarin, sirke, kabartma tozu, karbonatı karıştırıp kulak memesi kıvamında bir hamur yap. Hamuru 2 parçaya ayırıp yarım saat dinlendir. İlk hamuru merdane ile açıp iç malzemenin yarısını hamurun üzerine yay ve uzun yönde rulo yap.Elde ettiğimiz uzun ruloyu bıçakla verevine kes ve tepsiye diz. İkinci hamura da aynısını uygula. Üzerine yumurta sarısı sürerek 200 derecede 25 dk pişir. Zaten pişmesinin tamamlanmasına yakın evi mis kokular sarıyor. İster bizim gibi ana öğünde servis yap istersen çayın yanına.

Bu arada bu tarifi evlendiğim ilk zamanlar yayımlanmaya başlayan ve ben de ilk bir kaç sene bütün sayıları olan sofra dergisinin 14. sayısında sayfa 115 ten almıştım. Bu dergi sayesinde ben yemek yapmayı sevdim, güzel de yemekler öğrendim.

Domates Soslu Somon

Bir süredir ortalıkta somon balığı nasıl pişirilir diye tarif arıyorum. Somonu hep benim ufaklıklara biraz soğan, patates, limon suyu ve az su ile buharda haşlayarak verirdim. Ama bizim için pekte cazip gözükmezdi bu tarif. Yani ne bileyim omega 3 açısından çok zengin diye sadece çocuklara vermem yeter diye düşünmüşüm demek. Ama nasılsa bir gün kendimiz için niye pişirmiyorum diyene dek. Tamam da bu sefer de nasıl pişirmek gerek. Aradım taradım interneti ve buldugum tarifler içerisinde 5 tarifi birleştirerek kendi stilimi yaratmaya çalıştımç Ve biliyor musunuz başardım da. Çünkü biz bayıldık somonun bu haline. Hatta kızlar da bayıla bayıla yediler. Bundan sonra benim içinde çnde gelen balıklardan biri olacak bu şekilde pişmiş somon. Şiddetle tavsiye ederim.

*3 parça steak somon
*2 s.b. domates suyu
*1 limon suyu zeytinyağı
*4-5 kuru soğan
*1 büyük patates
*2 diş sarımsak
*biraz kuru fesleğen
*maydanoz

Öncelikle balıklar yıkanır ve biraz zeytinyağı ile yağlanarak bir fırın kabına dizilir. Fırının üst ızgarası açılarak balıklar sos hazırlama süresinde çift taraflı ızgara yapılır. Ama çok pişirmemeye dikkat edilir. Balıklar ızgaradayken domates suyu, limon suyu ve minik rendelenmiş ya da ezilmiş sarımsak karıştırılır. Bir yandan da soğanlar halka halka kesilir, patatesler yarım ay şeklinde doğranır. Arada balıkları ters yüz yapmayı da unutmamak lazım elbette. Tüm hazırlık aşaması bitince fırından balıklar çıkarılarak domates sosusun bir kısmı kaşıkla balık parçalarının üzerine paylaştırılır. Sonra sogan halkaları balıkların üstüne ve aradaki boşluklara konur, kalan sos dökülür. Fırın kabımızın yanlarına da yarım ay patatesler dizilir. İnce kıyılmış maydonoz tüm bu malzemenin en üstüne konur. Soğan ve patatesler de pişene kadar yaklasık 230 derecelik fırında pişirilmeye devam edilir. Aman dikkat!.. Balıktan sonra fırında başka bir şey mesela benim gibi kurabiye pişirmeye niyetlenirseniz fırının ısısını düşürmeyi unutmayınız. Yoksa yanmış kurabiyelere mahkum olabilirsiniz.

23 Aralık 2006

Peynirli Çiçek Kek

Büyük kızım Ezgi Dubai'deokula yeni başladı. Farklı bir ülke, farklı bir dil, farklı bir sistem derken okula alışmaya çalışıyoruz ailecek. Sabah erkenden kalktığı için kahvaltı etmek istemiyor elbette. Zaten okulda da biri kahvaltı biri de ara öğün olmak üzere iki yemek molası var.ay neden bunları anlatıyorum derseniz bizim hatun iştahsız zorlamadan yemek yemez, tatlı sevmez, beslenmesine ne koyacağımı şaşırıyorum her gün. Ben de tuzlu olduğu için yiyeceğini tahmin ettiğim bir kek yapıverdim bir akşam. Böyle küçük kalıplarda pişirdim ki belki daha çok ilgisini çeker de yer diye. Ama bilin bakalım ne oldu; giden kek aynen geri geldi. Ama evde biraz ikna çalışmasından sonra tatmasını sağladım da o da beğendi. Biz ise zaten keyifle yedik.
*3 yumurta
*1 s.b. yoğurt
*1 s.b. sıvıyağ
*1 s.b. dan biraz az süt
*3.5 s.b. un
*150 gr beyaz peynir
*Dereotu ya da maydonoz
*Kabartma tozu, tuz
Yumurta ve yoğurt çırpılır.Üzerine yağ, süt, rendelenmiş peynir ve dereotu katılır. Un ve kabartma tozu, tuz birlikte ilave edilir, karıştırılır. Yağlanmış kalıba dökülür ve orta hararetli fırında pişirilir. Afiyet olsun.

Pırasalı Muska (Patates köftesine misillemee ...::))))

Nukhet Hanım cımm...
Maşallahh durmamışsınız yine akşam, mutfağa girip döktürmüşsünüz. Sanki kokusu taa burnuma kadar geldi.Çıtır çıtır görünüyorlar vallaha..Bak buda benden.Pırasalıdır kendileri. Akşam bende boş durmadım yani anlıyacağın. Yok yokkk şakaa. Ben bunu yapalı çok olmuştuda tarifini anca yazabiliyorum tarifini. Bakalım nasılmışş
Malzemeler;
* 5 adet yufka
* 100 gr margarin
* 1 çay bardağı sıvı yağ
* 1 çay bardağı su
* 1 demet pırasa
* kırmızı pul biber, kara biber,tuz
Tarif çok basit. Pırasaları güzelce yıkadıktan sonra önce botdan ıkıye kesıp sonra minik minik doğruyorum. Biraz zeytinyağında arzuya göre tuz, karabiber ve kırmızı pul biber ilave ederek kavuruyorum. Pırasalar diriliğini kaybedip piştikten sonra yufkamın birini tezgaha yayıyorum. Eritilmiş margarini,sıvıyağı ve suyu buyuk bir kasenin içinde buluşturup, yufkamın yarısına fırça yardımıyla sürüyorum. Yağlanmamış diğer yarısınıda üzerine kapatıyorum. Böylece iki kat yufkanın arasını yağlamış oldum.Bunu da eşit aralıklarla 4 şerit elde edecek şekilde kesip bu 4 şeridide ortadan ikiye kesiyorum. Tabii siz daha göz doyurucu olsun istersenız daha buyuk şerıtlerde elde etmekte serbestsiniz. Benim minik minik daha hoşuma gidiyor. Neysee nerde kaldıkk. Şu an elinizde 1 yufkadan elde ettiğiniz 8 şerit olması lazım. Bunlarında üzerlerine hafif yağlı karışımdan sürün ve en başına 1 kaşık pırasadan koyup muska şeklinde katlayın. Tepsiye yerleştirdiğiniz muskaların üzerlerine yumurta sarısı ve arzuya göre çörek otu. Orta dereceli fırında üstü pembeleşene kadar pişirin. İşte sonuç mükemmel . Misss gibi kokan çıtır bir börek size
Bu aradaa. Ben fırsat bulunca bu böreği yapıp buzdolabı poşetlerine dizip depfreeze e atıyorum. Geriye tepsıye koyup yumurta sürmek kalıyorr. Tavsiye ederimm
Afiyet olsun

Patates Köftesi

Geçenlerde eve bir sürü patates almıştım sanki marifetmiş gibi. Elbette bu sefer onları tüketmek için extra çaba sarfetmek gerekti. Bu patatesli tarif arayışlardan birinde annenim biz küçükken sıklıkla yaptığı patates köftesi düştü aklıma. İş çıkışı hemen markete uğrayıp galeta unu aldım ve mutfağımda işe giriştim.

*4-5 iri patates
*50 gr kadar mozerella (kaşarda olur)
*1 büyük soğan
*1/2 demet maydonoz
*2 yumurta

*2 kaşık un
*kırmızı biber
*karabiber
*tuz
*galeta unu
*kızarmak ıcın sıvı yağ

Haşlanmış patatesleri sıcak sıcak derin bir kabın içerisinde çatalla ezdim. Robotuma (ben magic bullet kullanıyorum ve çok memnunum) 1 yumurta, bir kaç parçaya bölünmüş kuru soğan, maydonoz ve peyniri koydum ve onları parçaladım. Elde ettiğim bu yeşil karışımı patateslere ekledim. Unu,tuzu ve baharatları da ilave edip güzelce karıştırdım. Sonra elimle patateslere silindirik şekiller verdim. Bu köfteleri önce iyice çırpılmış yumurtaya sonra galeta ununa bulayarak tavada kızarttım. Mutfak biraz kızartma koktu ama sonuç çok iyi oldu. Ellerime sağlık. Afiyet olsun.

18 Aralık 2006

Fırında Katlı Köfte

Her gün ne pişireceğine karar vermek olayın en zor aşaması. İstiyorsun ki biraz daha farklı bir şey olsun ama seni çokta uğraştırmasın. Hele ki misafirin de gelecekse güzel de gözüksün isyiyorsun. Ne zamandır köfte yapmamıştım, eşim de bayılır köftenin her türlüsüne. Kızartmak hem çok ilginç hem de sağlıklı değil, ızgara da mangalda güzel oluyor çok uzun iş, o zaman geriye kalıyor fırında köfte. İyide ne yapmalı etmeli her zamankinden daha farklı bir şey elde etmeli. Allahtan şimdi bloglar var da farklı tarifelere ulaşmak hem kolay hem de onları yapmak farklı bir keşif gibi.
Geçtim bilgisayarın başına açtım google 'ı yazdım fırında köfte. Gelen bir sürü sayfada dolaşırken görünümü güzel, yapımı kolay bu köfteler çıktı karşıma Beyhan'ın sayfasında. Orjinal tarifi oradan da alabilirisniz ama ben kızartma kısımlarını iptal ettiğimden bir kez de burada paylaşmak isytedim bu yazıyı okuyanlarla.

*1/2 kg kıyma
*1 yumurta
*2-3 dilim ekmek
*1 ortaboy soğan
*karabiber, tuz, kimyon
*2-3 adet domates
*2 dolmalık biber
*4-5 patates
*biraz sıvı yağ
*ve de bolca kürdan

Tamamen klasik şekilde köftemizi hazırlıyoruz. Ben ekmeği, soğanı ve yumurtayı robotta karıştırıyorum çok pratik oluyor. Küçük bir çay tabağına koyduğumuz sıvı yağından elimize birz alarak yuvarlak köfteler yapıyoruz. Ama tabiki öncelikle patatesleri halka halka kesip yağlanmış tepsiye dizerseniz daha akıllıca olur. Böylece hazırlanan her köfte hoop patatesin üstüne. Köftelerin hzırlanması bitince üstlerine dolapta duran ve kullanılmak için yer aranan rendelenmiş permasan peynirlerinden serptim birazda. Sonra resimdeki gibi her köftenin üzerine bir domates bir de biber dilimi koyup kürdanla tutturdum. Tepsiye çok az su da koyup fırına verdim. Dediğim gibi çok bildik ama daha hoş görünümlü ana yemeğimiz hepimizi memnun etti. Belki beyhanın yaptığı gibi önceden patatesleri ve köfteleri kızartmak daha lezzetli olmalarını sağlardı ama böylesi daha sağlıklı olur söyleminin arkasına saklanıp kızartma yapmaya üşendiğimi gizlemek istiyorum. Benim ve Beyhanın ellerine sağlık.

Tavuklu Çorba

Bu gün benim birikmiş tariflerimi yayınlama günüm oldu sanırım. Önceden yapıp fotoğrafını da çektiğim şu lezzetli çorbayı da yazayım da arşivimizde bulunsun.

*1 tavuk göğsü
*2 ç.k. un
*2-3 ç.k tereyağ
*bir avuçtan biraz fazla tel şehriye
*1 yumurta sarısı
*2-3 ç.k. yoğurt
*1 diş sarımsak
*4-5 bardak su

Tavuk göğsünü suda haşlayın. Ayrı bir tencerede un ile yağı kavurup yavaş yavaş tavuk suyunu ilave ediyoruz ve sürekli karıştırıyoruz. Tüm suyu koyduktan sonra içine tel şehriyeleri ve küçük parçalara ayırdığımız tavuğu atıp sonra da rendelediğimiz ya da ezdiğimiz sarımsağı koyuyoruz. Şehriyeler pişerken bir kenarda yumurta sarısı ile yoğurdu güzelce çırpıp artık pişmiş olan çorbanın suyundan bir miktar alarak kariştirıyor sonra da tencereye döküyoruz. Bir iki taşım daha kaynatıp ocağın altını kapatıyoruz. Aslında benim ocağım elektrikli olduğu ve ısısını bir süre daha koruduğu için altını hemen kapatıyorum. Servis sırasında da arzuya göre nane, karabiber ve kırmızı biberle süslüyoruz. Aslında içine de konabilir bu baharatlar ama malum evde çocuk olunca opsiyonel yapmak daha iyi oluyor. Afiyetler ola.

Brokoli Graten

Gecen günKabak Ye etkinligi icin yaptığım Fırında Kabak yemeğini aslında sadece kabakla sınırlı olan bir ana yemek değil. Bu tarifi daha doğrusu beşamel sosu bir çok sebze ile kullanabilirsiniz. Ben kabaktan başka brokoli ve karnıbahar ile de yapıyorum. Hatta o günkü yemek menüsüne göre brokolii ya da karnıbaharların yanına haşlanıp küçük doğranmış tavuk etlerini de katıyorum. Hem lezzetli hem de besleyici oluyor. Anneler bana kulak verin böylesine çocuklarda bayılıyor.
Bu aralar Aysin anneler yanımızda olduğu için ondan brokoli graten yapmasını rica ettim akşam için. Zaten bu yemeğide ondan öğrenmiştim. Ama labne eklemesini özellikle tavsiye ettim. Akşam yemek sofraya gelip beğenilere sunulunca o da bundan sonra kendi yaptıklarına da labne ilave edeceğini söyledi. Benim iştahsız kızım bile yedi. Tarifi gene yazmıyorum 3-4 post aşağıdan alabilirsiniz. Sadece kabak yerine brokoli haşlayın yeter.

Başka bir gün ne pişireceğim diye düşünmemek için şuraya akşam menüsünün diğer yemeklerini de not düşeyim. Bir gece önceden özenle sosa yatırdığım bifteklerin yanına işten eve gider gitmez hemen bir de patates püresi yaptım. Haşlanıp ezilmiş patateslere biraz süt, biraz kaşar ve terayağı ilave ettim. Bu arada etleride teflon tavada pişirdim ama neredeyse 24 saat sosta beklemiş etler hiç te yeterince yumuşak olmadılar. Ama yanında patates püresi durumu kurtardı da gene d lezzetli bir akşam yemeği yedik. Kalan etlerde ertesi gün biraz soğan halkaları biraz domates dilimler
ve bir miktar suyla pişirildiler nispeten daha yumuşak başka bir yemek oldular.

15 Aralık 2006

Vişneli pasta

Bu pastayı oğluma doğum gununde yaptığım için nar taneleri ile kalp içinde 'Can' yazmıştım üzerine. Siz tabikii dilediğiniz şekilde süslemekte serbestsiniz .
Bir adet iki katlı hazır pasta keki ile hazırlanan kremşantili basit bir pasta aslında kendileri. Tek özelliği krem şantisi ve jölesi su yada süt yerine sırf vişne suyu ile yapılmış olması ve meyve olarakta vişne kullanılması.
Eğer mevsimi ise vişneyi pazardan-marketten temin edebileceğiniz gibi, benim gibi stoklamaya meraklı biriyseniz kış için depfreeze e atmış olduğunuz vişneleride kullanabilirsiniz. Tahmini yarım kilo kadar vişne pasta için yeterli olacaktır. Vişneleri sadece kullanacağımız miktarda su ile kaynatırsak daha yoğun bir vişne aroması elde etmiş oluruz. Bunun içinde kremşanti paketlerinin ve jöle paketinin üzerindeki yazılı miktarda tencereye su koyup vişneleri içine atın ve kaynatın . Soğuduktan sonra 1 kutu ( 2 poşet) krem şantiyi üzerinde yazılı olan su miktarı kadar vişne suyu ile çırpın. Şeker pembe bir kremşanti elde edeceksiniz Kekinizin ilk katına kremşantiyi döşeyip vişne ve arzuya göre nar tanecıklerıyle bezedikten sonra kekin diğer yarısını üzerine koyup kalan kremşantiyi güzelce kenarlarınıda kapatacak şekilde sıvayın ve yine vişne ve nar taneleri ile dilediğiniz şekli vererek üzerini süsleyin. Ve son olarakta yine vişne suyu ile üzerindeki tarife göre çırpılmış olan vişneli jöleyide üzerine döküp, jölenin donması için buzdolabına koyun. Oldukça yoğun vişne tadını sevenlere afiyet olsunn
Eli

Ye#17 Kabakgiller

Bu yemek bloğunu hazırladığım günlerde ben de gezdiğim bloglarda gördüğüm yemek etkinliklerinden çok etkilenmiş hatta gıpta etmiştim. İlk fırsatta ben de bir etkinliğe katılmalıyım demiştim kendi kendime. Ve o ne; Marifet Teyze Kabakgiller etkinliği hazırlamış benim en sevdiğim sebzeyi seçmiş bu ay için. Eee tabi katılmak farz oldu bu durumda. Yapmasını da yemesini de çok sevdiğim, ilk olarak kayınvalidemden öğrendiğim ama zamanla geliştirdiğim Fırında kabak yemeğini paylaşmak istiyorum sizinle.
FIRINDA KABAK
4-5 kabak
3-4 ç.k.un
2 ç.k. tereyağ
2-3 ç.k. labne
100 gr. kadar kaşar peyniri
Karabiber, tuz
Kabakları soyarak dilimleyin ve az suda biraz yumuşayana kadar haşlayın. Ben düdüklü tenceremin kevgiri sayesinde buharda haşlıyorum. Böylece vitamini kaybolmuyor ve çok çabuk sonuca ulaşıyorum. Kabaklar haşlanırken bir tencerede beşamel sos yapar gibi tereyağ ve unu birlikte bir süre kavuralım ve yağ eridikten sonra yavaş yavaş sütü eklemeye başlayalım. Sütü yavaşça ve sürekli bir çırpıcı ile karıştırarak ekleyelim. Bir süre sonra sos süt ilave edildikçe boza kıvamında bir şey olacak. Uygun yumuşaklıkta bir kıvama gelince süt ilave etmeyi kesin. Eğer siz de benim ki her zaman topaksız yapmayı beceremezsiniz birhand blender yardımıyla karışımı pürüzsüz hale getiriniz. Kremayı ateşten alınca içine labne ve kaşar peyniri ile karabiber ve tuzuda ilave edin. Yağladığınız bir borcama sosun yarısını yayın, üzerine haşlanmış kabakları dizin. Kalan sosu da kabakların üzerine dökün. Ve doğruca orta ısılı fırına. Kabakların üstü aynı fırın sütlaç gibi bir renge ulaşınca fırından çıkarın ve sıcak servis yapın. Benim tavsiyem üstü yanmayacak kadar çok kızarsın daha lezzetli oluyor. Afiyetler olsun efendim.

Ispanaklı Kek

Nasıl foto ama !!! Yeterince iştah kabartıcı görünüyor sanırım :))
Malzemeler
* 3 yumurta
* 1.5 su bardağı tozşeker
* Yarım su bardağı sıvı yağ
* Yarım su bardağı ıspanak püresi
* 2 su bardağı un
* 1 Kabartma tozu
* 1 Vanilya
Krema için
* 2.5 su bardağı süt
* 3 yemek kaşığı un
* 4 yemek kaşığı tozşeker
* 1 yumurta
* 1 kutu pınar labne
Sırasıyla yumurta, şeker,vanilya ve sıvıyağ çırpılır. Blenderdan geçirilen ve püre kıvamına getirilen yarım su bardağı ıspanak ilave edilir. Un ve kabartma tozunuda karışıma katıp iyice çırptıktan sonra yuvarlak yada kare yağlanmış (yağlı kağıtta olabilir)kek kalıbına dökülür. 180 derecede pişirilir.
Kremaya gelince. Aslında ben bu kekin kremşanti ile yapılmışını yedim. Ancak minik oğluşumda yesin diye tiramisu kremasında kullandığım tarifi uyguladım. Bunun için sütü bir tencereye alın ve içine yumurtayı kırıp iyice çırpın. Ocağın altını yakınca 3 kaşık unu yavaş yavaş eleyerek ilave edin .Bir yandan sürekli karıştırın ki topaklanmasın . Unun arkasından hemen şekeri ilave edin . Muhallebi kıvamına gelince ocağın altını kapatıp 1 kutu labneyi ilave edin. İyice yedirdikten sonra ılınması için soğumaya bırakın.
Bu arada pişmiş olan kekinizin kenarlarından, yuvarlak kalıp kullandıysanız nerdeyse kare olacak şekilde dört bir yanından küçük kenarlar kesin. Yada kare kalıp sa bir parmak kalınlığında kekin kenarlarını kesin. Bu kesmiş olduğunuz parçalar resimde görebileceğiniz gibi daha sonra üzerıne yoğun olarak kullanacağınız ve yeşil fıstık rendesi görünümü verecek olan blenderdan geçirilmiş kek parçaları olarak kullanılacaklardır. Şu an elinizde nasıl bır kek kalıbı kullandıysanız kullanın kare bir kek mevcut. Arasına krema koymak üzere keki ikiye kesin . Çok az miktarda süt ile kekinizin ilk parçasını ıslatın. Üzerine kremanızın yarısını dökün ve ikinci katı koyup aynı işlemi uygulayın . Kenarlarınıda krema ile kapladıktan sonra blenderdan keçirdiğiniz kek parçalarınızı kremanın üzerine oldukça bol miktarda fıstık eker gıbı ekin. İşte size lezzet ve görüntü itibariyle gerçekten güzel bir pastaa.
Çocuklarınızla birlikte size afiyet olsun diyorum :)
Eli

Susamlı Kurabiye

İster derin dondurucuya koy , ister direk fırına.... Tadına doyum olmuyor vallahaaa :)))
Ayıptır söylemesi ben bu kurabiyeyi hemen her gelen misafirime yapıyorum .Ağızda dağılıyor. Yapımı çok kolay olduğu gibi malzemelerde oldukça ekonomik..


Malzeme listemiz
* 1 paket margarin ( margarine hayır diyenlerdenseniz 250 gr tereyağ)
* 3 yemek kaşığı pudra şekeri
* 1 su bardağı susam ( bildiğiniz paketlerde satılan çiğ susam)
* Alabildiği un
Hepsi bu:) Öncelikle bir kaba susam ve pudra şekerinizi koyup şöyle bir harmanlayın. Sonra margarininizi iyice özdeşleşene kadar bu harmana ilave edin. Ve azar azar unu ekleyin. Ne zamanki hamur zorda olsa yuvarlanabiliyor ( genelde hamuru parça parça olur yumuşacık bir kurabiye hamuru elde edeceğinizi beklemeyin ) işte o halde kurabiyeniz hazır demektir. Tek yapmanız gereken şey küçük hafif yassı yuvarlak toplar yapmak.
150 - 170 derecede üstü hafif pembeleşene kadar pişirin ve ılındıktan sonra süzgeç yardımıyla üzerlerine biraz pudra şekeri ekeleyin. Nasıl..?? şık ve oldukça leziz bir ikram tabağınız var değil mi !!
Afiyet olsun..Eli

13 Aralık 2006

Meyveli Kek

Aslında kekin benim tarif defterimdeki ismi Zekiye Abla Keki ama buraya o isimle yazmak biraz garip kaçacaktı elbet.Zaten bir çoğumuz başkasından aldığımız tariflere kişilerin adlarını hatırlatır isimler vermiyor muyuz? Mesela annemin tarifleri hep o şekildedir; falancanın keki, filancanın böreği. Eee yaş ilerledikçe ben de anneme daha çok benzediğime göre bu durumda da şaşıracak birşey yok demek ki. Gelelim keke, gerçekten çok lezzetli, tadına bakan herkesin tarifini mutlaka istediği, kesildiğinde de güzel görünümü olan ve de içerdiği az yağla ve çok kuru meyveyle gayet sağlıklı bir tat.

3 yumurta
1 s.b. şeker
1/2 çay bardağı sıvı yağ
3 bardak un
1/2 s.b. süt
kabartma tozu
vanilya
8*10 kuru incir
8-10 kuru kayısı
1 avuç kadar kuru üzüm
1 portakalın kabuğunun rendesi

Öncelikle kuru meyvelerden incir ve kuru kayısıları yıkayıp küçük parçalar halinde doğrayıp saplarından arındırılmış kuru üzümleri de ilave edilim. Derin bir kapta klasik keklerde olduğu gibi yumurta ve şekeri iyice çırpıp yağı,sütü, portakal kabuğu rendesi ve vanilyayı ilave edelim. Biraz daha çırptıktan sonra unu ve kabartma tozunu da ekleyelim. Kıvamının yoğun olmasına dikkat edelim yoksa ekleyeceğimiz meyveler dibe çökecektir. Bu karışıma bir tabağın içinde unlayıp karıştırdığımız meyveleri de ilave edelim, karıştıralım ve yağlanmış kek kalıbımıza boşaltalım. Orta dereceli fırında pişirelim. Orjinal tarifinde haş haş tohumu da var ama ben hiç kullanmadım. Aklınızda olsun belki siz kullanırsınız. Afiyet olsun.

Sebzeli Mercimek Çorbası

İşte benim en sevdiğim lezzet..

Malzeme listesi;

* 1 orta boy soğan
* 1 orta boy patates
* 1 orta boy havuç
* 1 orta boy kabak
* 2,5 - 3 su bardağı kırmızı mercimek
* 1 yemek kaşığı un
* Sıvıyağ

Önceden ayıklanıp yıkanmış olan kırmızı mercimek ,2 yemek kaşığı zeytinyağ ile orta ateşte hafifçe sarartılır. İşlem sonunda hepsi blendardan geçeceği için patates, soğan, havuç ve kabak iri iri parçalar halinde peşpeşe doğranarak mercimeğe ilave edilirek 5 dakika kadar hepsi birden kavrulur. Üzerine malzemerin bir iki parmak üstüne çıkacak kadar su ılave edilir ve kaynamaya bırakılır. Malzemelerın hepsi pişip, mercimekler kabardıktan sonra bir blendar yardımıyla püre haline getirilir. Ayrı bir tencerede 2-3 kaşık zeytinyağıyla 1 kaşık un hafif kavrulur ve koyu kıvamdaki sebzeli mercimeğimiz unu kavurduğumuz bu tencereye aktarılarak üzerine çorbanın arzu edilen kıvamına göre su ilavesiyle kaynamaya bırakılır.

Sonuç... Sapsarııı mis gibi kokan bir mercimek çorbası.

Kabağı,oğluma daha vitaminli bir şeyler yedirebilmek adına icat edip çorbaya ilave etmiştim. Bu hafta yaptığıma ise birde 4-5 dal brokoli kattımm.. İykide yaptım.. Ben brokoliye fenaa taktımm ::)))

Sizde deneyin

Eli

Brokolili Ispanak

Ispanak ıspanaktır deyip geçmeyin lütfen.. Karaciğeri, lenf bezlerini, kan dolaşımını uyardığını ve hamilelere '' kanlı canlı bir bebeğe sahip olmaları için '' uzmanların ıspanak yemeyi tavsiye ettiğini biliyor muydunuz
Peki ya brokolideki beta karotenin, güçlü bir kanser savaşçısı olduğunu, yemek borusu, mide, bağırsak kanserleri tehlikesini azalttığını... Sanırım simdi herkesin bildiği ıspanak yemeği daha bi dikkatinizi çekmiştir..:))
Bu vitamin deposu için gerekli olan malzemelerimiz;
* 1 kg ıspanak
* 1 demet brokoli
* 1 ortaboy soğan
* 1 ortaboy havuç
* 1/2 çay bardağı pirinç
* Yemeklik salça yada yaz domatesi
* 250-300gr kıyma ( arzuya göre)
Annemizden öyle görmüşüz olsa gerek bende ablam gibi hemen her yemeği düdüklüde yapıyorum. Hem zamandan tasarruf ediyorum hemde kapağı açılmadan piştiği için vitamin değerlerini bir o kadar korumuş oluyorum .Ama tercih sizin tabii .. Varsın sizinkide düdüksüz tencere de pişsin..::))
Az zeytinyağında yemeklik çenttiğiniz soğanı hafifçe öldürün , üzerine minik minik incecik doğranmış havuçları ılave ederek hafif pembeleşene dek birlikte ateşte döndürün. Küçük küçük doğranmış brokolinizi ilave edin. ( Ben salata yapmak için bir demetten 3-4 bahar dalı kadar illaki ayırıp gerisini koyuyorum. Daha yoğun bir tad istiyorsanız tamamınıda koyabilirsiniz). Brokolilerinde rengi değişince ıspanaklarınızı koyup senişene dek kavurun. Pirinci ilave edip salça yada domateslede bir kaç dakika daha şöyle bir çevirdikten sonra çok az su ilave edip ( ben düdüklüde yaptığım için yarım çay bardağı kadar koyuyorum) tencerinin kapağını kapatıp pişmeye bırakın. İnanın çok lezzetli oluyor, brokoliyle tanışmayanlar var ise hiç korkmanıza gerek yok varlığını yemeğim içinde hissetmiyorsunuz bilee..Haa bu aradaaa.. Malzeme listesinde kıyma vardı o nereye gitti diyecek olursanızzz. Yedimm. Yani bi kerede yukarıdaki tarife kıyma ekleyipte yedimm:)) soğan ve havucu takiben arzuya göre kıyma da ilave edebilirsiniz. Özellikle çocuk sahibi olan bayanlarr.. Mutlaka bir kere deneyin derim.. Benden söylemesii.
Afiyet olsun..:)
Eli
Sebzelerin besin değerleri için kaynak: http://www.elitkadin.com/diyet/sebzemeyve.php

09 Aralık 2006

Karar Verene Kadar

Bazı günler insan akşam için ne yapacağını gerçekten şaşırıyor. Zaten canınız yemek pişirmek istemiyor, evde olan malzemeden bile tam haberdar değilsiniz, yorgunsunuz yani biri hadi dışarda yiyelim dese teklifin üzerine atlayacaksınız. Malesef tüm bu duygularla mutfaktan içeri adımınızı atıyorsunuz aynı benim geçen akşam yaptığım gibi. Yaa geçen gün aldığımız patatesler bozulacak bu gidişle onları mı değerlendirsem acaba, hmmm dolapta da bir parça sucuk var kullanılmayı bekleyen, ama kızartma bir şey yapmayayım kilolar için iyi olmaz falan diye düşünürken dolabın karşısında yavaş yavaş şekillendi tüm bunlarda ne çıkar ortaya. Bak bak şu kavanozda da ince bulgur çarptı gözüme ne zamandır kullanmadığım, ben yapsam yapsam kısır yaparım bu bulgurdan derken akşam menüsü belli oldu. Oh işin en yorucu kısmı bitti. Şimdi sıra geldi fiziksel aktiviteye.
SUCUKLU PATATES
4-5 adet orta boy patates
200 gr kadar sucuk
1/2 pk süt kreması
1 yumurta
2-3 çk yoğurt
3-4 çorba kaşığı un
100 gr kadar kaşar peynir Patatesleri soyarak küp küp doğradım. Sucukları da ufak parçalra ayırdım.Derin bir kabın içinde yumurta, yoğurt ve süt kremasını karıştırarak homejen bir karışım elde ettim. Bu karışıma patatesleri, sucukları ve kaşar peyniri ekledim. Elbette istenildiği kadar tuz, karabiber ve kırmızı biber. karışımı bir güzel karıştırdım ve önceden yağladığım borcama döktüm. Orta dereceli fırında patatesler yumuşayana kadar pişirdim. Sonuç gayet başarılı ödülü de lezzetli bir akşam yemeği oldu.

KISIR
Şu taze fasulye meselesi gibi kısırda herkesin yaptığı ama bambaşka tatlar elde ettiği bir salata mı desem yemek mi desem bilemedim. Yıllar içinde benim edindiğim yapım yöntemi şudur efendim. Göz kararı olarak ince bulgur derin bir kaba konur, tuz ilave edilir ve üzerine çok fazla olmamak kaydı ile sıcak su eklenir. Üzeri kapatılarak demlendirilir. Ara ara açarak karıştırılır ve yeniden sıcak su ilave edilir. Bu işlem bulgurlar yenecek kıvama gelene kadar tekrarlanır. Baştan çok su eklenirse bulgurlar yapışır. O yüzden dikkatli olmakta fayda var. Bulgur demlenirken bulgur miktarına göre 6-7 adet taze soğan ve yeşil biber küçük küçük doğranır. Bir demet kadar da maydonaz kıyılır. Demlenen bulgura domates salçası varsa da biber salçası konularak tüm bulgara yedirilir. Bulgurun heryeri kırmızılaştıktan sonra doğradığımız sebzeler, zeytinyağı ve limon ilave edilir. Arzuya göre kırmızı pul biber, sumak ve biraz nane. Aaa hatta evde taze nane varsa maydonozlarla beraber konabilir. Sonra da damak zevkinize göre limon. Ben kısırı doğranmış salatalık ve domatesle ikramı seviyorum. Marul da olur elbette bak o gün hiç aklıma gelmedi nedense. Afiyet olsun.

Yeni Lezzetler ile Klasik yemekler

Geçen gün Digitürkün yeni kanalı Showplus ta bir yemek programına rastladım. Çok sevimli genç bir adam bıcır bıcır konuşarak çok seri el hareketleriyle yemekler hazırlıyordu. Yabancı bir yemek programında hzırlanan yemeğin köfte olması ilgimi çekmişti aslında. Sonradan öğrendim ki bu oldukça ünlü Jamie Oliver'ın yemek programıymış. Zevkle programı sonuna kadar takip ettim ve aklımda kalanlar ve kendi malzemelerimle benzer bir şey yaptım. Sonuçtan o kadar memnun kadım ki anlatamam. Bundan sonra misafirim geldiğinde neyi yapmayı tercih edeceğimi biliyorum. Tariften de anlayacaksınız ama yanında da mutlaka makarna, tercihen spagetti. Yalnız yemeğin güzelliğine kendimizi öylesine kaptırmışız ki şöyle güzel bir resmini çekemedim. Aklıma geldiğinde ise tabakta ancak bu kadar köfte kalmıştı. Size daha güzel göstermek isterdim ama inanın gerçekten çok lezzetli.
SOSLU TOP KÖFTELER
Top köfteler için:
1/2 kg yağsız kıyma
2 orta boy soğan
4-5 dilim ekmek
maydanoz
1 yumurta
fesleğen (tazesi daha iyi olurmuş ama ev de kuru vardı onu kullandım)
kimyon
karabiber
kırmızı pulbiber
nane
kekik
sumak
tuz
Kaşar peyniri rendesi (orjinali mozerellaydı)
Permesan peyniri (ne yapın edin edinin yemeğe asıl farklılığı katan tat buydu bence)
Sosu için:
4 domates
maydonoz
3-4 yeşil taze soğan
2-3 sarımsak
fesleğen
tuz
zeytinyağ
Köfteleri pişirmek için biraz da sıvı yağ
Yemeği yapmaya öncelikle sostan başlayın. Aslında bu sos bildiğimiz klasik makarna sosu. Domatesleri (kabuklarıyla), soğanları, maydonozu, sarımsakları hep beraber rondodan geçirelim. Koyu püre kıvamında elde ettiğimizn içeriği içine biraz zeytinyağı koyduğumuz kaba boşaltalım ve ara ara karıştırarak pişirelim(sosun kıvamına göre biraz su daeklenebilir). Pişmesine yakın içine tuzunu ve fesleğenleri ilave edelim. Ben maydonozların bir kısmınıda rondoda çekmedim ve bu aşamada sosa ekledim. Sos pişerken de köftelerimizi hazırladım. Gene rondada ekmekleri, soğanı, maydonozu ve yumurtayı beraberce çektim. Böyle yaptığım zaman çok daha homojen bir köfte harcı elde ediyorum tavsiye ederim. Bu karışımı kıymaya katarak kekik, kimyon, fesleğen, sumak, kırmızı ve karabiber ile tuzu da ilave ettim. İyice yoğurarak harcımı oluşturdum. Küçük bir kaba koyduğum yağdan avucumu biraz yağlayarak ceviz büyüklüğünde top köfteler oluşturdum. Yassı köfte yapmak her zaman zor geldiğinden bu çok kolay ve zevkli oldu benim için. Sonra geniş bir tavaya biraz sıvı yağ koyup köfteleri biraz kızarttım. Ama bir spatula yardımıyla karıstırarak. Tüm bu işlemler olurken domates sosumuzda hazır oluyor zaten. Kare bir borcama domates sosunu döktüm. Üstüne de pişirdiğim köfteleri yerleştirdim. Onların üstüne kaşar rendesi (bir dahakine mozerella ile deneyeceğim) ve nihayetinde en üste de parmesan peyniri rendesi koydum. Fırında orta derecede pişirmeye bıraktım. O pişerken ben de spagetti pişirdim ve çok az tereğayı ile tatlandırdım. Pişen köftelerin servisi içinse tabağa önce makarna sonra köftelerle baraber sosunu koydum. Ve çok lezzetli bir yemekle tanışmtım. Tavsiye ederim efendim.
ZEYTİNYAĞLI TAZE FASULYE
Şu güzelim sebzeyi de sevmeyen kişi sayısı herhalde çok kısıtlıdır diye düşünürüm genelde. Özellikle zeytinyağlı deyince aklıma düşen ilk yemektir. Dolaptan çıkmış soğuk yenen zeytinyağlı taze fasulyenin yeri başkadır sofralarımızda. Biliyorum çok ilginç bir şey değil herkes yapıyor ama her yiğidin bir yoğurt yemesi olduğu gibi her mutfağında tarzı farklıdır. Bizim ev de bile iki farklı çeşit zeytinyağlı fasulye pişerken başka türlüsünü düşünmem mümkün olmuyor. Nedir bu çeşit farklılığı denecek olursa benim annemin tarifi ve kayınvalidemin tarifi. Resimdeki kayınvalidemin tarifi ile hazırlanmış olanı. Aradaki fark anneminkinde fasulye, soğan, bol bol domates zeytinyağında beraberce bir süre kavrulur öyle su ve sarımsak eklenir. Ayşin anneninkisinde ise sebzeler kavrulmaz direkt pişirilir. İkisi de bence çok lezzetli olur. Ama siz de genelde olduğu gibi kavurarak yapanlardansanız daha sağlıklı olan şu tarifi de deneyin derim. 1 büyük soğan, 2 büyük domates irice doğanır ve düdüklüye yerleştirilen fasulyelere eklenir. Elbette istenilen miktarda da zeytinyağı. Aman diyet için derseniz elinizin ayarını kaçırmayın yağı koyarken. Sonra 3-4 diş sarımsak, 1-1.5 tatlı kaşığı toz şeker, tuz, dibinin tutmasını önleyecek kadar su ilave edin ve kapağı kapayın. Kavurmadan 15 dk sonra taze fasulyeniz hazır. Ama servisten önce illaki de buzdolabında beklemeli. Afiyet olsun.

06 Aralık 2006

Akşam Menüsü

Sizi bilmem ama ben balığı çok severim. Eğer akşam yemeğine balık yapacaksam o öğün bana özel bir öğünmüş gibi gelir hep. Yani sözün kısacası öyle sıradan aman işte yiyelim bir şeyler gitsin denemeyecek bir zaman dilimidir balıklı akşam yemekleri benim için. Balığın yanına da yapacak bir şeyler aramam aslında ben. Sadece balık olsun, yanına bol yeşil bir salata olsun ve illa da sevdiğim insanlar ve güzel muhabbetleri olsun. Ama çocuk sahibi olduktan sonra bu seramoni biraz değişti elbet. Ufaklığın balığı yememe ihtimaline karşı başka bir yemeği de sofrada bulundurmak tecrübe ile öğrenilen bir şey oldu. Çok şükür Ezgi de seviyor balığı ama cadı bu belli mi olur ne olacağı. Tabi bir de bu küçük cadılar varlığı balık sofrası sohpetini farklılaştırdı ama olsun olacak o kadar. Herneyse çenem düşük olduğu gibi klavyeminde ayarı yok. Kısaca geçen akşam menümüzde domates çorbası ve balık vardı. Çok farklı tarifler değilse de göz önünde bulunmalırnda fayda var.

DOMATES ÇORBASI

Aslında ben domates çorbasını her zaman marketten aldığım şu 1 litrelik kutulardaki domates suyu ile yaparım. Ama bu sefer ev de domates fazlası olunca bir de domatesin kendisi ile denyeyim dedim. Oldukça lezzetli oldu, herkes çok beğendi ama laf aramızda ben domates suyundan yaptığımı tercih ederim genede. Bir ara onu da yapar tarifini yazarım gene.
5 domates
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı tereyağ
1 çorba kaşığı un
2 çorba kaşığı labne peynir (ev de bebek yüzünden her daim bulunur ben de mümkün olan her şeye koyarım)
1/2 pk küçük paket süt kreması
4 bardak su
tuz
Önce domatesleri kabukları ile mutfak robotunda güzelce çektim. Domatesleri parçalarken salçayıda içine attım ki domates suyu ile iyice karışşın istedim. Tencereye tereyağı ve unu koyup yağ eriyene kadar karıştırdım ve elde ettiğim domates suyunu ilave ettim. Unun topaklanmaması için bu karışımı bir süre karıştırarak pişirdim ve üzerine su ile tuzu ilave ettim. Çorba pişip ocaktan alma kıvamına gelince içine krema ve labneyi kattım. Bir iki dakika daha kaynatıp altını kapattım. Çorba pişerken de servis için küçük küpler halinde kestiğim kepekli ekmeği (ben de o vardı yani beyaz ekmek daha bile lezzetli olur) fırında pişirerek kızarttım. Bir miktar kaşar peynirini de rendenin ince tarafı ile rendeleyerek servis için hazır hale getirdim. Ve resimde görüldüğü gibi servis ederk görücüye çıkardım.

FIRINDA BALIK

Ülke değiştirdiğiniz zaman bundan ilk etkilenen alışkanlığınız balık oluyor sanırım. Alıştığınız coğrafyanın alıştığınız balığını farklı bir ülkede kolaylıkla bulamıyorsunuz. Eee benim de bazı konularda muhafazakar olduğum düşünülürse şu geçen 2 ay boyunca marketlerde balık konusunda çok çekimser kaldım. Tanıdığım balık olarak somon vardı bir de Cidde yıllarından bildiğim Hamour. Somonu çocuklar için pişirdim ama kendimiz için sadece konserve ton kullandım. Bu arada içinizde güzel bir somon tarifi bilen varsa çok makbule geçer. Sonunda geçen gün markette gezerken bizim çipuraya çok benzeyen bir balık gördüm mutlulukla alıp hemen eve getirdim. Etiket ismini internette araştırınca bunun bizim sarıgöz(black seabream) diye bildiğimiz balık olduğu ortaya çıktı. Sonradan öğrendim ki çipura(seabream) da mevcutmuş buralarda. Alışık olduğum şekilde fırında yaptım

3 adet büyük sarıgöz (1.5 kg kadar)
2 adet domates
2 adet büyük soğan
1 adet limon
3-4 diş sarımsak
göz kararı zeytinyağ
kekik ve tuz
Balıkçı tarafından temizlenmiş balılar güzelce yıkanır ve içine alüminyum serilmiş (temizlenmesi kolay olur) tepsiye dizilir. Üzerlerine bıçakla verev iki kesi yapılır. Zeytinyağ ve kekik balıkların üzerine döküldükten sonra elle bu karışım balıkların hertarfına yedirilir. Sarımsakların bir kısmı açtığımız bu kesiklere bir kısmına kafasının içine konur. Üzerlerine ve tepsiye ince dilimlenmiş soğan, domates ve limonlar dizilir. Birazda maydonoz konur ve doğru fırına. max yarım saatte balıklar pişmiş olur. Soğanlar ve domatesler piştiyse balıkta kıvamında demektir. Zaten bütün evin içi fırından gelen balık kokusu ile kaplandıysa balığın hazır olduğunu anlayabilirsiniz.




Pişirdikten sonra farkettiğim şey sarıgöz oldukça yağlı bir balıkmış ve tepside bayağı yağ bıraktı. O yüzden kendi koyduğum yağ biraz daha az tutulabilirmiş. Ama çüpura yağsız bir balık olduğundan onda yağı daha fazla kullanmak daha akıllıca olur. Bu tarif levrek, lüfer, palamut gibi balılarla da aynen uygulanabilir. Afiyet olsun.

03 Aralık 2006

Çayın Yanına

Bu günlerde uzaklardan İzmirden misafir ağırlıyoruz Dubai'de. Bizim buradaki ilk yatılı misafirimiz kayınvalidem. O yüzden özellikle de büyük kızımda babaannesine kavuşacak olmanın heyecanı var. Tatil sabahı kahvaltıda beraber olacağımız için bir kek yapmaya karar verdim ben de. Dolabın dibinde kalmış 2-3 portakalı görünce tamam dedim kekin neyli olacağı belli oldu. Ama gel gör ki benim portakallı kek tarifim yok. Sadece poratakallı kurabiye tarifim var ama o da talebimi karşılamıyor elbette. Hemen google da kısa bir araştırmanın sonucunda Tarçın'ın Mutfağında ki portakallı kek tarifini seçtim, tarife tamamen sadık kaldım. Sonunda kekten öylesine memnun kaldım ki bir ömür boyu Tarçın'a minnettar olacağım. Kek gerçekten de harika amaasıl konu başka. 5 yaşındaki Ezgi kızım bu güne kadar ağzına bir kek parçası koymadı tıpkı çikolata, kurabiye, pasta koymadığı gibi. Hep kızıma kekler, pastalar yapayım diye özenmişimdir o yüzden. Ama bu kekiyaptığımgece heyecanla anne bana kek koyar mısın çok güzel kokuyor dedi. Elbette kulaklarıma inanamadığım gibi bu söylediğine de inanmadım. Hatta yemeyecekte bana iş çıkarıyor işte diye düşündüm. Nasılda yanılmışım hmmmm çokgüzelmiş bundan sonra hep bundan yap diye diye yedi, üstelik bir de içine neler koyduğumu merak etti de tarifini istedi!.. Sonuç olarak yiyen herkes çok beğendi, güzel kokusu evimizi, tadı da damaklarımızı şenlendirdi.

PORTAKALLI KEK

4 yumurta
1.5sb şeker
125 gr margarin
1 su bardağı portakal suyu (ben 3 portakaldan elde ettim bu kadar suyu)
3 poratakalın kabuklarının rendesi
1 pk vanilya
1 pk kabartma tozu
3 sb un

Derin bir kapta yumurta ve şekeri köpürene dek çırpın, içine vanilya, oda ısısında ya da hafifçe eritilmiş margarini ilave ederek karıştırın. Sonra portakal suyu ve kabuklarını da ilave edip çırpın ve kabartma tozu ile unu ekleyin. Hepsini kariştırıp önceden yağlanmış kek kalıbına dökün ortalama 175 derecelik ısıtılmış fırında 50-60 dk pişirin. İlk 20 dk fırının kapağını asla açmayın. Çıkarmadan önce keki kürdan ya da bıçakla kontrol edin. Biraz soğuduktan sonra kalıptan çıkarın. Ben burada silikon kalıp kullanmaya başladım ve çok memnun kaldım. Artık kek kalıba yapışacak mı derdim yok. Afiyetler olsun efendim.

02 Aralık 2006

Ne Yapsam Ne yapsam

Bazi günler akşam için ne pişirilecek karar vermek oldukça zor oluyor bilirsiniz. Bazen de insanın aklına bir biri ardına hoş tarifler gelir yapmak için. Ben de geçen gün ne yapacağim diye kıvranırken dondurucudaki biftekler gözüme ilişti. Uzun süredir deetle bir şey yapmdığım için bunları kullanmak iyi fikirdi. Tamam ana malzemeyi buldukta şimdi bunu bir de ana yemeğe dönüştürüp yanına da ona yakışacak bir şeyler yapmak lazım. Etleri kızartmak ya da ızgara yapmak yerine farkli bir şey denemeye karar verdim. Aslında farklı demek yalnış olur. Sadece uzun süredir yapmadığım bir yemek biftek sarma. Üstelik yapımı çok kolay, nispeten sunumu değişik ve de lezzetli. Yanına da ne yapsam ne yapsam derken şöyle domates soslu bir spagetti iyi gider diye aklıma geldi. Ama kepekli bulgur denemesinden sonra marketen alıp eve getirdiğim kepekli makarnayı kullanmak daha sağlıklı olabilirdi. Sonuçta ortaya güzel bir ikili çıktı.

BİFTEK SARMA

*4 adet ince kesilmiş biftek
*2 corba kaşığı zeytinyağı
*2-3 tatlı kaşığı kekik
*1 çay bardağı kadar rendelenmiş kaşar
*yeterince kürdan
*yarım su bardağı kadar rendelenmiş ya da ezilmiş beyaz peynir
*maydanoz

Biftekleri birkaç saat öncesinden zeytinyağ ve kekik karışımının içerisine koydum. Böylece etlerimizi bu sosta bekleterek piştikleri zaman daha yumuşak olmalarını sağlarız. Bir kabın içine beyaz peynir ve kıyılmış maydonozları koyup iç malzemeyi hazırladım. Sosta beklemiş olan bifteklerden birini çıkarıp düz bir zemine yaydım. Geniş yönüne peynirli malzemeden koyarak biftekleri rulo şeklinde sardım ve kürdanlar batırarak açılmasını engelledim. Aynı işlemi geri kalan 3 bifteğe de uyguladım. Tüm biftekleri hafifçe yağlanmış kare bir borcama dizdikten sonra üstlerine kaşar rendesi döktüm. Ve doğruca önceden ısıtılmış fırının içerisine. Ara sıra etleri konrol ederek istediğim yumuşaklığı alana kadar pişirdim ve makarnanın yanına servis yaptım.


KEPEKLİ MAKARNA
*3/4 pk kepekli spagetti
*1 orata boy domates
*1çarliston ya da yarım büyük dolmalık biber ya da acı isterseniz 1-2 acı sivribiber
*1 sarımsak
*1 küçük kuru soğan
*kuru fesleğen
*maydonoz

Domatesi, kuru soğanı, biberi, sarımsağı, maydonozu robota koydum ve hepsini karıştırarak bir sıvı elde ettim. Küçük bir tencereye koyduğum zeyinyağına bu karışımı döküp ara sıra karıştırarak bir 10 dakika pişirdim. Sosumuz pişerken tuzlu suda kepekli makarnalarımızı haşladım. Makarnanın suyuna tuzdan başka biraz sıvıyağ döküm ki makarnalar yapışmasın. Ayrıca spagetti oldukları içinde pişme boyunca ara ara karışırarak çubukların yapışmasını önlemeye çalıştım. Aslında makarnaları az suyla haşlayıp suyunu süzmemeyi tercih ederim ama konu ilk kez denediğim kepekli cinsinden olup bir de spagetti olunca riske girmek istemedim. Makarnalar istediğim kıvama gelince kevgirden süzdüm ve üzerinde biraz soğuk su gezdirdim. Makarnanın tenceresine pişmiş olan sosu boşaltıp makarnaları da koydum ve karıştırdım. Sonra da bu leziz karışımı servis tabağına alarak etin yayında servis ettim. Afiyet olsun.