24 Şubat 2008

Power Rangers

Can 6 yaşında bir delikanlı, haliyle enerji dolu. Kendi gibi enerjik kahramanlardan olan Power Rangersları seçmesi pasta için çok anlaşılır o yüzden. Ama hayatında power rangersı sadece bir iki kere TV de göz ucu ile görmüş olan ben için durum biraz korkutucuydu. İnternette yapılan kısa bir araştırmadan sonra onlarında bir kaç çeşidinin olduğunu, hepsinin kostümlerinin farklı ollduğunu öğrendim. Ama bunları Ezgiye sorsaymışım zaten o hepsini biliyormuş. Herneyse sonuçta power rangerslerı ayakta yapmak cok zahmetli olacağı için bari dedim Can`nın hediye paketinden çıksınlar ve sonunda aşağıdaki görüntü çıktı ortaya.
Neşeli bir çok çocuğun gülerek koşturduğu güzel güneşli bir günde Can'nın doğum günü masasını süsledi bu pasta da. Sonra kesildi, yenid ve bu fotoğraklarla benim pasta tarihimdeki yerini aldı.
Keki madeira kek,
Kreması içi ve dışı ganaş,
aralarda da bol bol parça çikolata.
Çikolatanın damaklarımızda bıraktığı o harika tat gibi geçsin bütün yaşamın Can. Yeni yaşın kutlu olsun.

17 Şubat 2008

Bir Doğum Gününün Ardından

Eskiden küçük kızım diye sevdiğim, abla olmasıyla otomatikman büyük kızım olan Ezgi gerçekten de büyüdü ve 6 yaşını bitirdi geçtiğimiz hafta. Onun 6 yaşına girmesi tüm yurtta törenlerle kutlanmadıysa da bizim cephede iki partiyle, bana bitmek bilmeyen gelen hazırlıklarla kutlandı ve şimdiden öbür doğum günüme daha çok mu var sorularıyla nihayete erdi. Hersene olduğu gibi bu sene de olayı abartmayacağım desem de kızımdaki heyecan, ben de onun heyecanını görüp mutlu etme isteği ve elbette pasta yapma merakı bir araya geldi ve biri okulda biri de apartmanımızın oyun yerindeki iki kutlama çıktı ortaya.

Asıl doğum günümüzün olduğu 12 Şubatta pastamızı ve çocuklara hediye verilmek üzere hazırlayıp paketlediğim aşağıdaki kurabiyeleri yüklenip okula gittim. Ezgi için okuldaki arkadaşlarıyla doğum günü kutlamak çok önemliydi, o yüzden cıvıl cıvıldı. Mumlar üflendi pasta kesildi, teker teke çocuklara hediyeleri verildi. Tüm bunları hazırlamak için bir gece önceki uykusuzluğum, onların bu pasta çok lezzetliymiş deyişleri ile hediyelerinin kurabiye mi oyuncak mı olduğunu ayırt edememenin şaşkınlığını yüzlerinde görmem ile geçip gitti. Prenses pastamızın pandispanyası; çikolatalı kek, iç kreması; süt kreması, pudra şekeri ve krem ole ile oluşturulmuş turulmuş beyaz krema, içi; ananas, şeftali ve muzdan oluşan, dışı ise ganajdandı.
Kurabiyelerimiz ise burada daha önce renkli olarak yaptığım kurabiyelerin renklendirilmeden pişirlmiş haliydi.
Gene de bizim aslı partimiz hafta sonu oldu. Masamızı da bu şato şeklinde pasta süsledi. Dekorasyon aşamasında itiraf etmeliyim ki çok ümitsizliğe kapıldım. Sadece hamurla kaplanmış hali benim gözüme o güne kadar yaptığım en kötü pasta olarak geliyordu. Ama biraz süslemeyle durumu kurtardım diyebilirim.
Pastayla ilgili bir iki detay paylaşmak istiyorum:

1- Emel Başdoğan'nın kakaolu pandispanyasını yaptım

2-İçine mascarpone, süt kreması, pudra şekeri, çilek sosu ile lezzetlendirdiğim kremadan sürdüm, çilekler döşedim

3-Dışını gene ganaj yaptım.

4- Kule olacak kısımları ise tam tersine sade pandispanya ile yaptım ve içine sadece ganaj sürerek rulo yaptım. Pandispanya tarifini sonra vereceğim çünkü çok lezzetli ve rulo pastalara özel bir tarifti. Ama benim hesaba katamadığım bir şey oldu. rulo kulelerim kekin yumuşaklığından dolayı istediğim gibi düzgün durmadı. Sanırım yağlı ve daha tok bir kek kullanmalıymışım ben bu pastada. Ama bir iki ankraj çalışmasıyla onları da ana pastaya sabitlemeyi başardım çok düzgün durmasalarda.

5-Özellikle bu pasta da keşfettim ki ben pastayı kesinlikle dolaptan yeni çıkmış ve aç karınla seviyorum. Parti sırasında yediğim pasta ile kalan pastanın ev de dolapta bekledikten sonraki hali arasında bence çok fark vardi. Soğuk hali bir harikaydı.

Çocuklar elbette çok beğendiler pastayı, onlar için benim kusur dediğim hiç bir şeyin önemi yoktu, şatoya benzemesi yeterliydi.
Bir parti söz konusu olurda başka yiyecekler olmaz mı?
Mesela şu yeşil olan pasta daha önce kızkardeşimin burada yazdığı ıspanaklı kekin azıcık dekore edilmiş hali. Diğer tuzlu kurabiyeler ise Selin Çağlayan 'ın tarifini buradan aldığım kurabiyelerinden. O onları balık şeklinde yapmıştı ben ise yukarıda yaptığım kurabiyelerin kalıplarıyla kestim.
Aslında sıradaki biscotti tarifini de uzun uzun buraya yazmak istiyorum bir ara kayıtlarımda bulunması açısından ama ben yazana kadar siz Cafe Fernando'ya uğrayıp Sevgili Cenk'in zevkle uyguladığım tarifini kullanabilirsiniz. Oraya gitmişken onun haşhaş tohumu ile yaptığı ve kesilikle çok çok daha muntazam olan milföy çubuklarına bakabilirsiniz.
Partinin bitiminde Ezgi'ye sordum eğlendin mi diye. "Çok dedi çok eğlendim". En çok dedim nesi güzeldi peki. "Herşey öylesine güzeldi ki" diye cevap verdi. İşte bu da herşeye değdi.

04 Şubat 2008

GOOFY

Sanırım yılın bu ilk aylarındaki en büyük faaliyetlerden biri doğum günleri olsa gerek. O kadar çok doğumgünü organizsayonu duyar oldum ve bunların da bir kısmına gider oldum ki tüm çocuklar bu zamanlarda doğmuş gibi geliyor. Üstelik benim kızların doğum günleri de çok yakında. Şimdiden onları planlamak, nerede yapılacağına, ne pasta hazırlanacağına, ikramlık nelerin olacağına, çocukları oyalamak için hangi aktivitelerin olacağına karar vermek zihnimi böylesine meşgul ederken çok hoş bir doğumgününe davet edildik bu hafta sonu. Ezgi'nin parti sonunda dediği gibi çok mutluydular hepsi. O yüzden güzel bir doğum günü partisi planlamaya devam. Bizim doğum günlerine daha var ama ben bu hafta sonu için küçük Alya'nın pastasını tasarlarken bir hayli sancı çektim. Googfy'ye büyük hayranlığı olan bu küçük hanım için uzun yıllardır seyretmediğim çizgi filmlerini aldım, internette resimlerini araştırdım Goofy'li pasta yapılmış mı tarandım. Sonuç şu ki Goofy'li modelleme pasta pek yapılmamış, yapıldıysa da yayınlanmamış. Ben de aldım bilgisayarımı karşıma, renklendirdiğim hamurları avuçlarıma, ne olur benzesin dualarıyla ortaya kocaman bu Goofy çıktı. Pastanın üstüne Goofy'yi oturttuk da, tek başına olmaz ki böyle sipsivri pastanın üzerinde. Onun arkadaşları Mini ve Miki'yi yapacak derman ise hiç kalmamış ben de. Ne olsun ne olsun derken pastanın dolayısıyla Goofy'nin bir partiye gidecek olmasından yola çıkarak ortamı derhal karnavala çevirecek minik aksesuarlar çıktı ortaya. Bir de bu aksesuarlarla bütünlük sağlasın diye kurabiyeler.

Sonunda Goofy'mizi, kurabiyelerimizi, çocuklarımızı alarak katıldığımız bu güzel organizasyonda en mutluluk verici an Alya'nın pastanın üzerinde oturan Goofy'yi gördüğünde suratına yansıyan şaşkınlıktı. Partide bir pasta daha vardı ve o kesildi, bizimkide ertesi gün başka bir kutlama için eve gitti. Annesinden aldığım bilgiye göre bütün gece buzdolabanı açıp açıp bakmış bizim meşhur sevimli köpeğe. Tüm hayatın o güzel yüzün gibi güzel, bugün yaşadığın mutluluklar gibi mutlu geçsin. Çok çok güzel yaşlara.

Pastayı bu sefer kakosuz yapmayı planladığım için başladım yağsız bir pandispanya tarifi aranmaya. Emel Hanımın bu tarifini pasta için çok uygun bulduğum için, bir iki araştırmadan sonra aynı kakaolu ıslak kekin içindeki kakao miktarı kadar unu ve bir kaç tarifte okuduğum nişastası ilave ettim. Tamam karışık oldu biraz, hemen yazıyorum. Tarif ortalama 25-26 cm çapındaki kalıbım için.

Kakaosuz Islak Pandispanya için

9 büyük boy yumurta (sarısı ve beyazı ayrılacak)
255 gr toz şeker
1/2 çay bardağı portakal suyu
220 gr un
2 çorba kaşığı mısır nişastası

1.Önce unumuzu ve nişastamızı bir kaba eleyip karıştıralım
2. Oda sıcaklığına getirdiğimiz yumurtalarımızı beyaz ve sarısı karışmayacak şeklide ayırıp ayrı kaplara alalım. Bunun için minik bir kaseye 1 yumurtamızı sarısını ve beyazını ayırarak kıralım. Sarısını diğer büyük kabımıza aktaralım, küçük kasedeki beyazımızı inceleyelim sarı var mı diye yoksa diğer büyük çırpma kabına alalım. Eğer azıcık bile sarı karışmışşa panik olmayalım. Bir kaşık yardımıyla sarıyı oradan alıp diğer sarılara aktarmak kolay. Ama yapamayacaksanız siz o yumurtayı ayırın diğeri ile devam edin. Böyle küçük kase ile çalışırsak diğer yumurta beyazlarını tehlikeye atmamış oluruz.
Şekerimizi ölçelim ve yarısını beyazlara yarısını sarılara koyalım.
Sarıları şekerle çırpalım, sarıların rengi açılınca ve şeker eriyince işlemin sonuna yaklaştık demektir. Bu aşamada da portakal suyunu da ekleyelim ve biraz daha karıştıralım.
3. Yumurtaların beyazlarını da ayrı yerde şekerle kar haline gelene kadar çırpalım. Eğer tartarınız varsa bu aşamada bir çimdik de ondan ekleyin ki beyazlar daha sert olsun. Dikkat edilmesi gereken kullandığınız mikser uçlarının tamamen temiz ve kuru olması. Beyazların çırpma süresi 5-10 dakika sürüyor. Yumurta tepecikleri oluşup katı bir kıvam haline gelince bırakın.
4. Şimdi mikseri bir kenara koyun. Yumurta sarılarını beyazların içine bir iki seferde katıp çırpmadan katlayarak nazik nazik tahta kaşıkla bir birine yedirin. (Sakın ola benim daha önce yaptığım gibi unu sarılarla karıştırmayın)
5. Unlu karışımın yarısını yumurtaların içine eleyin ve karıştırın gene nazik nazik, biraz karıştırdıktan sonra diğer yarısını da katın.
6. Unlar görünmez hale gelince de yağlanmış kalıbınıza alıp önceden ısıtılmış orta dereceli (yaklaşık 175 derece) fırında pişirin. Eğer bu sıraya uyduysanız korkmayın kek çok başarılı olacak. Ama sakın ilk yarım saat fırının kapısını açmayın.
Yapımı tamamen buradaki ile aynı olsa da bir kez de burada yazmakta fayda var.

İç kreması ise benim Feyhan'dan aldığım gene Emel Başdoğan'nın vanilyali krema;
225 gr toz şeker
75 gr nişasta
15 gr un
750 ml süt
2 yumurta
1 paket vanilya
1pk süt kreması
Toz şeker, un ve nişasta çelik bir tencerede karıştırılır. Ilık süt yavaş yavaş eklenir. Çırpıcıyla iyice karıştırılır. Homogen hale gelince, içine yumurtalar eklenir ve çırpılmaya devam edilir. Tencere kısık ateşe oturtulur ve sürekli karıştırılarak, koyu muhallebi kıvamına getirilir. Ateşten alınır ve içine vanilya eklenir. İyice soğuyunca, dolapta bekletilerek soğutulmuş, krema eklenir ve mikserle iyice karıştırılır. Üzeri kapatılarak dolapta biraz bekledikten sonra ise kullanıma hazır.
Üç kata ayırdığım pandispanyayı şeftali suyu ile ıslattım, arasına vanilyalı krema sürüp ananas, muz ve şeftali ile kapladım.

Üst kremasını ise benim klasik mascarpon peynirli kremamdan yaptım. Yani 200 ml krema ile bir miktar pudra şekerini mikserle katılaşana dek çirptım. Pudra şekeri miktarı vermiyorum ara ara tadıp bakın damak zevkinize göre. Koyulaşınca da mascarpone peyniri ekledim. Dolapta beklettikten sonra koyu kıvamı ile çok güzel kaplandı pasta.

02 Şubat 2008

Defne Nehir Pastası


Uzak diyarlardan birinde, Dubai diye bir yerde minik pek minik bir kız yaşarmış. Herkesin Defne Nehir diye çağırdığı bu güzel kız hayata merhaba diyeli 1 yıl olmuş Bir gün bu küçük hanımın annesi kızının ilk yaşını kutlamak üzere bir sürü insanı yapacakları doğum günü partisine davet etmiş. Partiye davet edilen Nükhet ise Nehir'in ilk yaş pastasını yapmaya talip olmuş. Defne Nehir' in annesi ve babannesi de ondan bu şirin modeli istemişler. Pastayı yapan Nükhet de güzeller güzeli Nehir hanımı modellemesinin imkanı olmadığı için ona arkadaşlık yapın diye bu miniği konduruvermiş pastasının üzerine. Sonra kapmış pastayı icabet etmiş partiye. Gerçekten de masallarda yaşayan prensesler gibi kabarık eteği, lüle lüle saçları ve gülümseyen yüzü ile ortalıkta salınan minik hanıma tüm güzel dileklerini sunmuşlar ailece. Masal daha bitmemiş aksine başlayalı henüz bir yıl olmuş ama sonsuza kadar mutlu yaşamaları muradımızdır bu böyle biline.

Biraz da teknik detaylardan bahsedecek olursam

* Pandispanyası Emel Başdoğan'nın buradaki kakaolu ıslak kekinden.

* İç kreması gene Emel Hanım'ın vanilyalı kremasından. Tarifini mutlaka kitaplarında bulabilsiniz ama benim gibi henüz edinemediyseniz Leziz Tariflerden Feyhan çok güzel anlatmış, kolaylıkla uygulayabiilirsiniz.

* Üst kakolu kreması ise Bizim Pastanen'nin arşivlerinden. Ev de bu kadar güzel bir puding yapılabileceğini tahmin edemzdim. Tek kelimeyle harika oldu. Bir ara uzun uzun taifini buraya da alacağım ama şimdilik Zinnur'un anlatmıyla buradan ulaşabilirsiniz.

* İçi ise frambuazlıydı.