30 Ekim 2007

Zencefilli Cumhuriyet Kekleri

Cumhuriyet Bayramı keklerimi yayınlamak 29 Ekim'e kısmet olmadı ama Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Atatürk ve Kurtuluş Savaşı konulu bu akşamki kitap gecemize götürmek kısmet olacak.
Bu minik kekler hem gecemizin temasına katkı da bulunacaklar hem de lezzetleriyle midelerimizi şenlendirecekler. Gerçekten oldukça farklı bir tadı olan kekler de genelde yılbaşı kurabiyelerinde kullanılan zencefil gibi, muskat baharatları kullandım. Zaten kekin ismi de Zencefilli kek. Tarifini solda gördüğünüz bu kitaptan aldım. Gerek görselliği ile gerekse tarifleri ile bu işlere meraklı olanlar için çok güzel bir kaynak. Zaten kapağındaki güzel görüntü bile kitabı almak için başlı başına bir neden. Gelelim tarife.
ZENCEFİLLİ KEK
220 gr ince esmer şeker
150 gr un
150 gr kekun
1/2 tatlı kaşığı karbonat
2 tatlı kaşığı toz zencefil
1 tatlı kaşığı tarçın
1/2 tatlı kaşığı muskat
180 gr yumuşak tereyağı
2 yumurta
120 ml buttermilk (sütün içine 1 tatlı kaşığı kadar limon sıkıp biraz bekletin)
4 tatlı kaşığı golden şurup (tadı oldukça bala benziyor bulunamadığında bal da kullnılabileceğini yazıyor kitaplar)
Önce fırın 170 dereceye ısıtılır, sonra tüm kuru malzeme derin bir kaba konularak karıştırılır. Ardından kalan diğer malzemeler de eklenerek güzelce birbirine yedirilir. SOnra yağlanmış kalıba dökülerek pişirilir. Eğer siz de minik keklerden yapacaksanız bu malzeme ortalama 15 kalıba yetti.
Kekler soğuduktan sonra tepelerini keserek biraz golden şurup sürdüm ve uygun büyüklükteki bir bardakla kırmızı şeker hamurundan yuvarlaklar kesip keklerin üzerine yapıştırdım. Bir gece çnceden royal icing ile yapığım ay yıldızları gene şurupla yapıştırınca Türk bayraklı keklerim hazır oldu. Ama siz arzu ederseniz hiç bir süsleme yapmadan çay ya da kahvenin yanında da aşağıdaki gibi servis edebilirsiniz.

28 Ekim 2007

Cumhuriyet Bayramı

Uzun süredir bir ses veremedim buradan, hem Türkiye seyahatinden hem de döndükten sonra içine düştüğüm yoğunluktan dolayı. O yüzden herhangi bir şey yayınlayamadığım gibi yazdığınız o güzel yorumlara da cevaplar yazamadım. Ama sanmayın mutfaktan da uzak kaldım; bir çok tarif biriktirdim, yeni yeni tatlar denedim ve paylaşmak için biraz soluk almayı bekliyorum. Ama bu suskunluğumu milletçe zor zamalardan geçerken sanki bize dimdik durmamızı hatırlatmak için Cumhuriyet Bayramımızın gelip çatması bozdurdu. Tüm şehitlerimizin ve gazilerimizin önünde saygıyla eğilerek uğruna kendinizi siper ettiğiniz bu vatanın kıymetini bildiğimizi, ne bedellerin ödenmiş olduğunu unutmadığımızı ve benzer oyunların hala oynanmakta olduğunun farkında olduğumuzu söylemek isterim. O yüzden bu sene benim için Cumhuriyet Bayramımız çok daha anlamlı ülkemden bu kadar uzakta bile. Herkesin Cuhuriyet Bayramını aklı hür vicdanı hür bir Atatürk genci olarak kutluyor, Ata'ma şükranlarımı sunuyorum.

04 Ekim 2007

Pasta Yapmaya Devam

Bizim 1. Grup 3. Çalışmasını da gerçekleştirdi geçenlerde. Bu sefer planımız herkesin tek tek pasta yapması değil modelleme yaparak tek bir pastayı süslemekti. Üstelik 2 gece sonra da bizim buradaki kitap gecemiz vardi. Demetin önerisiyle bir pasta yapıp üzerini geceye uygun süslemeye karar verdik. Amaç her nekadar kitaplardan konuşmak olsada bir sürü kadın bir araya gelince olay yeme, içme ve muhabbete de kaydığı için modellemelerimizde mükellef bir sofrayı ihmal etmedik.
Bu sefer ekibimize Ayşen'nin kızı Melis'te katıldı ve sofrada gördüğünüz bir çok yiyecek onun elinden çıktı. Aman sakın şu minik pastacılar Lila ve Ezgi'yi de unutmayalım. Önceleri Melis gibi yanımızda olmak için çok diretselerde Demet onlara harika bir köşe hazırlayarak yaratıcıklıklarını destekledi.
O gece sadece modelleme yapmadık elbette. Emel Başdoğan'nın şurada da bahsettiğim kekini birlikte pişirdik. Bence o kekte dikkat edilmesi gereken unsurlar olduğu için uygulamalı anlatmayı istedim. Bu arad Seda da Wilton'nun krema sıkma derslerine gidiyor ve bize oradan örrendiği ipuçlarını aktarıyor. Mesela kitaplarda hep gördüğümüz ve benim kalıptan kolaylıkla çıkarılması için yapıldığını düşündüğüm kalıbın kenarına da yağlı kağıt konulmasının başka bir nedeni varmış. Keki fırına attığımızda sıcak fırın önce kenardaki keki pişiriyor ve ortası kabarıyormuş. Ama kenarlara da yağlı kağıt koyarsak ısının kenarlara çabucak etkimesine engel olurmuşuz. Gerçekten de çepeçevre kağıtla kapladığımız kalıbımızda pişen kekin tepesi hiç kabarmadı. Neredeyse üstünü tıraşlamaya gerek kalmayacak şekilde düz pişti.
O gece Demet harika bir evsahipliği yaparak bizi yedirdi içirdi. Kekimizi pişirdik, modellemelerimizi yaptık, kapalı kaplara koyduk ve ben hepsini alarak eve geldim. Benim görevimde keki pastaya çevirip modellerine üzerine yerleştirmekti.

Önceden yaptığımız konuşmalar sonucunda pastanın kremalı olmasına, içinin ise hafif meyveli ve beyaz kredan yapılmasına karar verildi. Bir gece sonra ben de süt kreması, mascarpon ve pudra şekerinde oluşan kremamı hazırladım. Ama öyle sade olmasına içim elvermedi. İçine koymayı düşündüğüm çilek, kiwi ve şeftaliyi ayrı ayrı rondadan geçirdim ve üçe böldüğüm kremaya katarak, üç farklı aromalı krema elde ettim. Bu kremaları da yarım saat dolapta beklettim.

Pastam yüksek olduğundan dört kata ayırdım. Katları golden surupla ıslattım. Yeni aldığım kitaplardaki bir çok tarifte kullanıldığı için almış ama heniz deneme fırsatım olmamıştı. Oldukça güzel biraz bala benzeyen ama daha sıvı bir şey şu şurup. Her kata kremayı sürüp o krema hangi meyveden yapıldıysa onları da dizdim. Sonunda yüksek bir pastam oldu.
En üstüne de standart ganajımızı hazırladım. Oda sıcaklığını gelince pastaya biraz sürüp pastayı da ganajıda dolaba kaldırdım. Yarım saat sonra ikisini de çıkarıp tüm pastayı koyulaşmış ganaşla kapladım. Ve tüm gece dolapta beklettim.

Yapılacak tek şey ertesi gün kızların yaptıkları o güzelim bayanları ve aksesuarları pastaya yerleştirmek oldu.

Ve sonunda elimde pastayla kitap gecesine ulaştığımda, yaklaşık 30 kadına geceye uygun hem de ortak bir çalışmanın ürünü olan bu pastayı göstermek hem benim için hem de 1, grup için çok guru vericiydi.