Eskiden küçük kızım diye sevdiğim, abla olmasıyla otomatikman büyük kızım olan Ezgi gerçekten de büyüdü ve 6 yaşını bitirdi geçtiğimiz hafta. Onun 6 yaşına girmesi tüm yurtta törenlerle kutlanmadıysa da bizim cephede iki partiyle, bana bitmek bilmeyen gelen hazırlıklarla kutlandı ve şimdiden öbür doğum günüme daha çok mu var sorularıyla nihayete erdi. Hersene olduğu gibi bu sene de olayı abartmayacağım desem de kızımdaki heyecan, ben de onun heyecanını görüp mutlu etme isteği ve elbette pasta yapma merakı bir araya geldi ve biri okulda biri de apartmanımızın oyun yerindeki iki kutlama çıktı ortaya.

Asıl doğum günümüzün olduğu 12 Şubatta pastamızı ve çocuklara hediye verilmek üzere hazırlayıp paketlediğim aşağıdaki kurabiyeleri yüklenip okula gittim.

Ezgi için okuldaki arkadaşlarıyla doğum günü kutlamak çok önemliydi, o yüzden cıvıl cıvıldı. Mumlar üflendi pasta kesildi, teker teke çocuklara hediyeleri verildi. Tüm bunları hazırlamak için bir gece önceki uykusuzluğum, onların bu pasta çok lezzetliymiş deyişleri ile hediyelerinin kurabiye mi oyuncak mı olduğunu ayırt edememenin şaşkınlığını yüzlerinde görmem ile geçip gitti.

Prenses pastamızın pandispanyası; çikolatalı kek, iç kreması; süt kreması, pudra şekeri ve krem ole ile oluşturulmuş turulmuş beyaz krema, içi; ananas, şeftali ve muzdan oluşan, dışı ise ganajdandı.
Kurabiyelerimiz ise burada daha önce renkli olarak yaptığım
kurabiyelerin renklendirilmeden pişirlmiş haliydi.

Gene de bizim aslı partimiz hafta sonu oldu. Masamızı da bu şato şeklinde pasta süsledi. Dekorasyon aşamasında itiraf etmeliyim ki çok ümitsizliğe kapıldım. Sadece hamurla kaplanmış hali benim gözüme o güne kadar yaptığım en kötü pasta olarak geliyordu. Ama biraz süslemeyle durumu kurtardım diyebilirim.
Pastayla ilgili bir iki detay paylaşmak istiyorum:
1- Emel Başdoğan'nın
kakaolu pandispanyasını yaptım
2-İçine mascarpone, süt kreması, pudra şekeri, çilek sosu ile lezzetlendirdiğim kremadan sürdüm, çilekler döşedim
3-Dışını gene ganaj yaptım.
4- Kule olacak kısımları ise tam tersine sade pandispanya ile yaptım ve içine sadece ganaj sürerek rulo yaptım. Pandispanya tarifini sonra vereceğim çünkü çok lezzetli ve rulo pastalara özel bir tarifti. Ama benim hesaba katamadığım bir şey oldu. rulo kulelerim kekin yumuşaklığından dolayı istediğim gibi düzgün durmadı. Sanırım yağlı ve daha tok bir kek kullanmalıymışım ben bu pastada. Ama bir iki ankraj çalışmasıyla onları da ana pastaya sabitlemeyi başardım çok düzgün durmasalarda.
5-Özellikle bu pasta da keşfettim ki ben pastayı kesinlikle dolaptan yeni çıkmış ve aç karınla seviyorum. Parti sırasında yediğim pasta ile kalan pastanın ev de dolapta bekledikten sonraki hali arasında bence çok fark vardi. Soğuk hali bir harikaydı.
Çocuklar elbette çok beğendiler pastayı, onlar için benim kusur dediğim hiç bir şeyin önemi yoktu, şatoya benzemesi yeterliydi.
Bir parti söz konusu olurda başka yiyecekler olmaz mı?
Mesela şu yeşil olan pasta daha önce kızkardeşimin
burada yazdığı ıspanaklı kekin azıcık dekore edilmiş hali. Diğer tuzlu kurabiyeler ise
Selin Çağlayan 'ın tarifini
buradan aldığım kurabiyelerinden. O onları balık şeklinde yapmıştı ben ise yukarıda yaptığım kurabiyelerin kalıplarıyla kestim.

Aslında sıradaki biscotti tarifini de uzun uzun buraya yazmak istiyorum bir ara kayıtlarımda bulunması açısından ama ben yazana kadar siz
Cafe Fernando'ya uğrayıp Sevgili Cenk'in zevkle uyguladığım
tarifini kullanabilirsiniz. Oraya gitmişken onun haşhaş tohumu ile yaptığı ve kesilikle çok çok daha muntazam olan
milföy çubuklarına bakabilirsiniz.

Partinin bitiminde Ezgi'ye sordum eğlendin mi diye.
"Çok dedi çok eğlendim". En çok dedim nesi güzeldi peki.
"Herşey öylesine güzeldi ki" diye cevap verdi. İşte bu da herşeye değdi.